: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 V Harfi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 14/09/07

V Harfi Empty
MesajKonu: V Harfi   V Harfi Empty2007-10-21, 12:57 am

vaad: söz verme.

vaaz: dini konuşma.

vâbeste: bağlı.

vâcib: mecburi, farza yakın hüküm.

Vâcibülvücûd: varlığı zaruri olan Allah.

vâcid: zaruri varlık.

vâd: vaad, söz verme.

vâde: belirli süre.

vâdî: iki dağ arası uzun çukur.

vâesefa: esefler olsun, yazık!

vâfi: tam, yeter.

Vâfî: vefalı, kendini seveni unutmayan, ilgisini kesmeyen.

vaftiz: Hıristiyanların dine gireni kutsal suya sokma merasimi.

vâha: çöl ortasında yeşillik.

vahamet: güçlük, tehlike.

vâhasretâ: ah özledim!

vahdânî: "bir" olmakla ilgili.

vahdâniyet: Allahın "bir" olması.

vahdet: birlik, teklik.

vahdetişuhûd: görüşte birlik.

vahdetivücûd: varlıkta birlik.

Vahhabîlik: dinin bazı konularında aşırılıkları olan bir anlayış.

vâhî: mânâsız, saçma.

vâhib: bağış yapan, veren.

vâhid: yalnız, tek.

vâhidikıyâsî: birim, "metre" gibi.

vâhidiyet: birlik, teklik.

vahîm: korkutucu, tehlikeli.

vahîme: kuruntu veren his.

vahiy: Alah tarafından peygambere bildirilen kesin bilgi.

vahşet: ürkütücü yabanilik.

vahşetâbâd: korku veren yabani yer.

vahşetengiz: vahşet veren.

vahşetgâh: korkutucu yer.

vahşetzâr: vahşet yeri.

vahşî: yabanî, ürkek, merhametsiz.

vahşîyane: vahşice.

vahy: vahiy, ilâhî makamdan peygambere inen yüce mânâlar.

vaîd: cezalandıracağını söyleme.

vâiz: vaaz eden, öğüt veren.

vakâ: olup biten, hâdise.

vakâhat: arsızlık, utanmazlık.

vakahet: ibadet.

vakânüvis: resmî tarih yazarı.

vakar: ağırbaşlılık, ciddiyet.

vakayi: olaylar, vakalar.

vakf: alıkoyma, bağış.

vakfe: durak.

vakfetmek: Allah için vermek.

vakıa: olmuş, var olan.

vakıat: olanlar, olmuşlar.

vakıf: hayır kurumu, malı.

vâkıf: bilen, Allah için veren.

vâkıfane: derinlemesine bilerek.

vâki: olan, var olan.

vakit: zaman.

vakt: vakit, zaman.

vaktaki: ne zaman ki.

vakûr: ağırbaşlı.

vâlid: baba.

vâlide: ana, doğuran.

vâlideyn: ana ile baba.

vallâhi: Allah için.

varak: yaprak.

varaka: yaprak, kâğıt parçası.

vâreste: affedilmiş, kurtulmuş.

vârî: "gibi, benzer" mânâsında son ek.

vârid: erişen, gelen, gelir.

vâridât: gelirler.

vâris: mirasa konan.

varta: uçurum, tehlike.

vasat: orta hâlli, normal.

vasatî: ortalama.

vasf: vasıf, sıfat, nitelik.

vasfetmek: özelliklerini saymak.

vasıf: sıfat, nitelik.

vâsıl: kavuşan, ulaşan, erişen.

vâsılîn: kavuşanlar, erişenler.

vâsıt: ortada bulunan.

vâsıta: araç.

vasî: geniş.

vasîa: genişçe.

vasiyet: kişinin öldükten sonra yapılmasını istediği şey.

vasiyetname: vasiyet yazısı.

vasl: kavuşma.

vassaf: özellikleri tanıtan.

vatan: yurt.

vatanperver: vatansever.

vâveyla: çığlık, yaygara.

vaz: koyma, bırakma.

vâz: vaaz, dinî öğüt.

vazetme: koyma, bırakma.

vazıh: açık, belli.

vazıhan: açık açık.

vazife: görev, yapılacak iş.

vazifedâr: vazifeli, görevli.

vazifedârâne: vazifeli gibi.

vazifeperver: görevini seven.

vazifeşinâs: görevini seve seve yapan.

vazifeten: görevli olarak.

vaziyet: durum, hâl, duruş.

vebâ: bir salgın hastalık.

vebâl: şiddet, ağırlık, günah.

vecd: ilâhî aşka dalarak kendinden geçme.

vech: vecih, yüz, tarz, ön, alın, sebep, ilgi.

veche: yan, taraf, yüz.

vecîbe: borç hükmünde vazife.

vecih: güzel, hoş, uygun.

vecih: yön, yüz.

veciz: zengin mânâlı kısa söz.

vecîze: zengin mânâlı kısa söz.

vêd: kız evladı diri diri toprağa gömüp öldürme âdeti.

vedâ: ayrılık.

vedânâme: veda yazısı.

vedîa: emanet.

Vedûd: çok sevilen, Allah.

Vedûdiyet: sevilir olma, kendini sevdirme.

vefa: sözünde durma, kendini seveni unutmama, ilgiyi kesmeme.

vefadâr: vefalı, dostluğu devamlı.

vefadârâne: vefalı olarak.

vefakâr: vefalı.

vefakârâne: vefa göstererek.

vefat: ölüm.

veffakakümüllah: Allah başarılı kılsın.

vefik: arkadaş, uygun.

vefiyât: vefatlar, ölümler.

vehâmet: güçlük, tehlike.

vehbî: Allah vergisi.

Vehhâb: çok ihsan eden, bağışlayan, Allah.

Vehhâbî: Vehhabilik anlayışından olan.

Vehhâbîlik: bazı konularda aşırılıkları olan dinî bir anlayış.

Vehhâbîyet: Allahın bol bol ihsan etmesi ve bağışlaması.

vehham: vehimli, kuruntulu.

vehim: belirsiz korku, kuruntu.

vehm: vehim, kuruntu.

vehmî: vehimle ilgili.

vehn: gevşeklik.

vekâlet: vekillik, bakanlık.

vekâleten: başkası adına.

vekâletnâme: vekil etme yazısı.

vekayî: vakalar, olaylar.

vekezâ: ve bu da öyle.

vekîl: başkası adına iş gören.

velâdet: doğma, dünyaya gelme.

velâyât: velîlikler.

velâyet: velîlik, ermişlik.

veled: oğul, yavru, çocuk.

velediyet: birinin çocuğu oluş, Hıristiyanların isa aleyhisselâma hata
ile "Allahın oğlu" demeleri.

velehresân: şaşkınlık veren.

velev: olsa da, bile.

velhâsıl: sözün kısası.

velî: eren, ermiş, evliya.

velî: sahip, gözetici, koruyucu.

velîahd: padişah adayı.

velîme: düğün yemeği.

velînîmet: nimet veren.

velîyyullah: Allahın velî kulu.

velûd: pek verimli.

velvele: gürültü, patırtı, şamata.

verâ: günahtan şiddetle kaçınma hâli.

verâ: öte, arka, geri.

verâset: mirasçılık, irsiyet.

verese: varisler, mirasçılar.

vesâik: belgeler.

vesâil: vesileler, araçlar.

vesâir: ve diğerleri.

vesâit: vasıtalar, araçlar.

vesâyâ: vasiyetler, tavsiyeler.

vesâyet: başkası adına iş yapma.

Vesenî: yıldıza tapan.

vesika: belge, senet.

vesile: yol, hedefe ulaştıran şey.

vesm: damga, işaret, dağlama.

vesselâm: işte bu kadar!

vesvas: vesvese veren.

vesvese: kuruntu, gereksiz kaygı.

veyl: vay hâline, yazık!

vezaif: vazifeler, görevler.

vezin: ölçü, tartı.

vezir: padişah yardımcısı.

vezne: para alınıp verilen yer.

veznedâr: vezne memuru.

vicâhen: yüz yüze.

vicdân: insanın iyiyi kötüden ayırma hissi.

vicdânen: vicdan bakımından.

vicdânî: vicdanla ilgili.

vicdâniyat: vicdanla hissedilenler.

vicdânsûz: vicdanı rahatsız eden.

vifak: birbirine uyma.

vikaye: koruma.

vilâdet: doğuş.

vilâyât: iller.

vilâyet: il.

viran: yıkık, üzgün.

virâne: yıkıntı.

vird: devamlı okunan şey.

virdizebân: dil ile devamlı okunan.

visâl: kavuşma.

vizr: günah, hata, ağırlık.

vuhûş: yabanilik, yabaniler.

vukû: oluş, meydana gelme.

vukûât: oluşlar, hâdiseler.

vukuf: bilme, biliş.

vukufiyet: iyice bilme ve anlama.

vuslat: kavuşma.

vusta: orta.

vusûl: ulaşma.

vuzûh: açıklık, netlik.

vücûb: sınırsız gereklilik.

vücûd: vücut, varlık, gövde.

vücûdî: varlıkla ilgili, var olan.

vücûdpezir: var olma.

vücûh: vecihler, yüzler, yönler.

vükelâ: vekiller, bakanlar.

vürûd: geliş, gelme.

vürûd: toplardamarlar.

vüsât: genişlik.

vüskâ: sağlam.

vüsûk: sağlam inanç, güvenme.

vüsûl: kavuşma, erişme, ulaşma.

vüzerâ: vezirler.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
 
V Harfi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» J Harfi
» Z Harfi
» Y Harfi
» I Harfi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: EDEBİYAT DÜNYASI :: Süper Osmanlıca Sözlük-
Buraya geçin: