yâ: ey, hey!
yaban: çöl, sahra.
yabanî: alışmamış, yabansı.
yâbis: kuru.
yâd: anma, hatırlama.
yâdigâr: hatıra, hediye.
yafta: yakıştırma, damgalama.
yağız: esmer, yavuz, yaman.
yahu: ey falanca.
Yahudi: lânetli bir ırk.
yakaza: uyanıklık.
yakîn: kesin biliş.
yakînen: kesinlikle.
yakînî: kesin, kesin bilmekle ilgili.
yakînîyet: kesin olarak bilip inanma.
yaktin: bir tür bitki.
yakut: kıymetli bir süs taşı.
yakza: uyanıklık.
yakzan: uyanık.
yaldız: parlak sarı boya ile yapılan süs.
yâr: dost, sevgili.
yârabbenâ: ey Rabbimiz.
yârân: arkadaşlar, dostlar.
yâsub: arı beyi.
yatır: evliya mezarı.
yâve: boş söz, saçma.
yâver: yardımcı, memur.
Yâveriekrem: en kerim yaver, Peygamberimiz.
yavuz: şiddetli, pek sert.
Yêcüc-Mêcüc: Kurânda sözü edilen düzen tanımaz bir topluluk.
yed: el.
yedibeyzâ: beyaz el.
yedikudret: kudret eli.
yegâne: tek, bir.
Yehûd: Yahudiler.
yeis: ümitsizlik.
yek: bir.
yekçeşm: tek gözlü.
yekdiğer: bir başkası.
yeknesak: tekdüze, monoton.
yekpâre: tek parça.
yeksan: dümdüz, yerle bir.
yektâ: tek, eşsiz, yalnız.
yekûn: toplam.
yekvücud: tek varlık, bir kişi gibi.
yeldâ: uzun.
yelpez: yelpaze.
yemin: and, sağ, bereket, hayır.
yenabi: kaynaklar, çeşmeler.
yês: ümitsizlik.
yesar: sol el.
Yesrib: Medine.
yetim: babası ölmüş çocuk.
yetimane: yetim gibi.
yevm: gün.
yevmî: günlük.
yevmiye: gündelik.
Yezdan: Cenabı Hak.
yoldaş: yol arkadaşı.
yörük: göçer, göçebe.
Yunanî: Yunanlı.
Yunusvârî: Yunus alehisselâm gibi.
Yusûfiye: Yusuf aleyhisselâmın da hapis yatması ve mahpusların piri
olması sebebiyle Bediüzzaman Hazretlerinin hapishaneye verdiği isim.
yümn: uğur, bereket.
yümün: uğur, bereket.
Yürîd: her fiilini kendi iradesiyle yapan Allah.
yüsr: kolaylık.
yütm: yetimlik.