: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Sultan 3. Murat

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
betül
Sadık ÜyE
Sadık ÜyE



Mesaj Sayısı : 175
Kayıt tarihi : 16/09/07

Sultan 3. Murat Empty
MesajKonu: Sultan 3. Murat   Sultan 3. Murat Empty2007-10-11, 6:12 pm

Sultan III. Murâd








Selim II ile Hasekisi Nur-Bânû Sultân’ın oğulları olub, babasının
Saruhan Sancak Beğliği sırasında 5 Cemâziyel-evvel 953/4 Temmuz 1546
tarihinde Manisa’nın Bozdağ Yaylağında dünyaya gelmiştir. 966/1558
tarihinde Şehzâde Murad Akşehir Sancak Beğliğine getirilmiş ve
babasıyla amcasının taht mücadelesinde Konya Muhâfızlığı görevini
yürütmüştür. 1562 tarihinde Manisa Sancak Beğliğine tayin edilmiş ve
padişah oluncaya kadar bu vazifede kalmıştır.



III. Murad zayıf irâdeli ve muhtelif tesirler altında kalabilen bir
şahsiyete sahipti. Bu yüzden Sokullu Mehmed Paşa’nın sadrazamlığı
süresince işler iyi gitmişse de, onun vefâtından sonra devlet
idâresi Vâlide Sultânların ve bazı menfaatperestlerin tesiriyle
daima kötüye gitmiş ve Osmanlı Devleti’nin duraklaması tam manasıyla
III. Murad devri ile başlamıştır. 21 sene kapalı bir hayat yaşayan
III. Murad, sarayında münzevî bir hayat yaşamış, son zamanlarına
doğru Cuma namazlarını dahi Saray Camiinde edâ etmeye başlamıştır.
Meşru dairede kalmakla birlikte kadına düşkün bir tabî’atı vardır.
Osmanlı tarihinde en fazla kadınla meşru dairede yaşayan padişah
ünvanını alabilir. Hemen belirtelim ki, bu kadına düşkünlüğü gayr-i
meşru hayat yaşıyor manasına alınmamalıdır. Zira aynı zamanda şair
olan III. Murad bir cihetten de mutasavvıftır ve Fütûhât-ı Sıyâm ve
Esrârnâme adlı iki tane tasavvufa dair eserleri de vardır.



Babası II. Selim'in ölüm haberi üzerine, Manisa Sancakbeyi bulunan
oğlu Murad, İstanbul’a gelerek 28 yaşında 1574 yılında tahta geçti.
Murad devrinde vukû‘ bulan hadiseler şunlardır:

Fas Sultânlığının Osmanlı Hâkimiyetine Girmesi: Afrika kıt'asının
bütün kuzey kısımları Osmanlı hâkimiyetinde bulunmasına rağmen
sadece Fas Sultânlığı müstakil bir devlet halinde bulunuyordu. Ancak
son yıllarda Fas'ta taç ve taht kavgaları baş göstermişti. Fas
Sultânı Mevlây Muhammed, Portekizlilerle işbirliğine başlamış
bulunuyordu. Buna karşılık Fas tahtını ele geçiremeyen Abdülmelik,
Osmanlılara sığınıp, kendisinin Fas Sultânlığına getirilmesini
istemişti. İsteği kabul edilerek Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşa'ya
emir verildi. Fas ordusu mağlûp edilerek Abdülmelik, Fas
Sultânlığına getirildi (1576). Bu tarihten sonra Fas'ta Osmanlı
hâkimiyeti başladı. Bu sırada saltanat iddiasından vazgeçmeyen
Mevlây Muhammed Portekizlilerden yardım istedi. Portekiz Kralı
Sebastian 80 bin kişilik büyük bir kuvvetle Fas'a geldi. Ramazan
Paşa idaresinde Osmanlı ve Fas kuvvetleri 1578 yazında
Portekizlileri Vadi’s-sebil Savaşı'nda fena halde bozguna
uğrattılar. Kral Sebastian, muharebe meydanında öldü.



Lehistan'daki Osmanlı Hâkimiyeti (1575): Lehistan Kralı Sigismund
Ogüst ölünce, memleket taht kavgasına düşmüştü. Avusturya ve Rusya
kendilerinin gösterdikleri namzetlerin Leh Kralı olması için
faaliyet gösteriyorlardı. Hattâ bu maksatla, Rusya kuvvet bile
sokmaya kalkıştıysa da, Osmanlı kuvvetlerini karşısında bulunca geri
çekilmeye mecbur kaldı. Osmanlı Devleti için Lehistan çok
ehemmiyetliydi. Bu yüzden diğer devletlerden daha atik davranıp,
nüfuzunu kullanarak kendisine tâbi Erdel Beyi Bathory'yi Leh
Krallığına seçtirdi (1575). Lehistan bundan sonra vergiye bağlandı
ve 1578 yılına kadar Osmanlı himâyesinde bir devlet olarak kaldı.




Sokullu Mehmed Paşa'nın Ölümü (1579): III. Murad’ın cülûsundan sonra
hükümet idaresinin başında yine Sokullu Mehmed Paşa vardı. Ancak son
zamanlarda saraydaki bazı şahısların tesiriyle Sokullu’ya olan
itimad ve muhabbet azaldı ve hatta Sokullu’nun zevcesi İsmihan
Sultân ve Vâlide Nurbânû Sultân olmasaydı belki de görevden
azledilecekti. Üç padişah devrinde aralıksız sadrazamlık yapan
Sokullu Mehmed Paşa, Osmanlı tarihinde ehemmiyetli yeri olan bir
devlet adamıdır. Aslen Bosna'nın Sokkuloviçi köyünden alınmış bir
devşirmedir. Zekâ ve kabiliyetiyle yükselmiş, kaptan-ı deryalık
dâhil, devletin çeşitli hizmetlerinde bulunmuştur. Bir savaş adamı
olmaktan ziyâde, onun siyasi tarafının daha büyük olduğu görülür.
Sultân III. Murad devrinde, Sokullu’nun eski nüfuzunun kalmadığı
anlaşılıyor.



İran Harpleri ( 1578 = 1590): III. Murad, padişah olduğu zaman, İran
Hükümdarı Şah Tahmasb, Tokmak Han idaresinde bir elçilik heyeti
yollayarak tebriklerini ve hediyelerini sunmuştu. Elçilik heyeti
İstanbul'da gayet iyi karşılanmıştı. Fakat bir müddet sonra Şah
Tahmasb'ın ölmesiyle İran’da taht kavgaları başladı. Bir ara
Tahmasb'ın oğlu İsmail, şahlığı elde etti. Bunun zamanında
Osmanlı-İran dostluğu bozuldu. Osmanlı Devleti Avrupa ile sulhlar
yaparak İran ile meşgul olmaya başladı. Çünkü Şah, Osmanlılarla
süren barışı terk ederek, Doğudaki Kürtleri aleyhimize
kışkırtıyordu. II. Şah İsmail de ölünce İran’da taht kavgalarının
sürüp gitmesinden Osmanlılar istifade etmek istediler. Doğudaki
valilerin de durumunu müsait görüp, İran’a saldırmanın vaktidir
yollu haberler üzerine, Sultân III. Murad 1578 yılında İran'a harb
açtı. O zaman Sokullu Mehmed Pasa daha sağdı ve İran savaşına engel
olmak istedi. Sokullu Mehmed Paşa, İran'ın geniş bir ülke olduğunu,
galip gelinse bile Şi’î olan halkının itaat altına alınamayacağını
söylüyordu ki, bunda ne kadar haklı olduğu sonradan anlaşıldı:
Padişah, kendisi sefere gidecek karakterde bulunmadığından, ordunun
başına Lala Mustafa Paşa'yı serdar tayin etti.



Lala Mustafa Paşa'nın asıl hedefi, Gürcistan'ı istilâ etmek
olacaktı. Topladığı kuvvetlerle Gürcistan'a girip, fetihlere
başlayan Lala Mustafa Paşa, Tokmak Han idaresinde bir İran ordusunun
üzerine geldiğini duyunca buna karşı maiyetindeki kumandanlardan
Özdemiroğlu Osman Paşa'yı yolladı. Osman Paşa, İran kuvvetleriyle
Çıldır'da karşılaştı ve Tokmak Han'ı mağlûp etti (1578). Lala
Mustafa Paşa, Gürcistan içinde ilerleyerek Tiflis'i ele geçirdi ve
Şirvan'a doğru ilerledi. Şirvan'ın bir kısmını zapteden Lala Mustafa
Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa'yı serdar tayin ederek kendisi
Erzurum'a döndü. İran kuvvetleri Osman Paşa üzerine taarruza
geçtilerse de mağlûp olup çekildiler. Fakat İranlıların tecavüzü
bitmiyordu. Kuvvetleri çok azalan Osman Pasa, geri çekilmek zorunda
kaldı. Muharebelerin İran lehine dönmeye başlaması üzerine Lala
Mustafa Paşa, azledilerek, yerine Koca Sinan Paşa serdar tayin
edildiyse de kayda değer hiç bir muvaffakiyet elde edilemedi.
Özdemiroğlu büyük bir gayretle İran savaşlarına devam ediyordu.
Nitekim 1583 yılında Meş’ale Savaşı denen savaşta bir kere daha
İranlıları yendi. Meş'ale Savaşı'ndan sonra İranlılar, Şirvan
bölgesini boşaltmak zorunda kaldılar. Yeni serdar Ferhad Paşa, büyük
kuvvetlerle İran sınırına gelip, bâzı muharebeler yaptı: Daha sonra
sadrazam ve serdar tayin edilen Özdemiroğlu Osman Paşa ile beraber
Tebriz'i almayı başardılar.



Osman Paşa'nın vefatından sonra Ferhad Paşa, ikinci defa olarak
serdarlığa getirildi. Ferhad Paşa'nın bu ikinci serdarlığında
Osmanlı orduları bazı muvaffakiyetler daha kazandılar. Ayrıca Doğuda
Türkistan Hükümdarı Özbek Han, İran’a saldırınca Şah Abbas,
Osmanlılardan barış istedi. 1590 yılında yapılan Ferhad Paşa
Antlaşmasına göre: Tebriz, Şirvan, Gürcistan, Dağıstan bölgeleri
Osmanlılara verilecekti. Büyük kayıplar karşılığında alınan bu
yerler, Osmanlıların elinde fazla kalmayacak, tekrar İranlılara
geçecektir.



Yeniçeri ve Sipâhi İsyanları: İran'la anlaşma yapıldıktan sonra
İstanbul'da Yeniçeri ve Sipahi isyanları vuku‘ buldu. Bu isyanlar
her ne kadar ulûfe (Yeniçerilere üç ayda bir verilen maaş) yüzünden
çıkmışsa da, asıl sebebini devlet teşkilâtının bozulmaya yüz
tutmasında aramak daha doğru olacaktır. İlk defa III. Murad devrinde
Yeniçeri Ocağına rast gele kimseler alınarak kanun bozuldu. Yine ilk
defa rüşvetle iş görülmeye başlandı. Askere ayarı düşük akçeler
verilmek istenince Yeniçeriler, isyan ederek saraya yürüdüler.
Âsiler defterdarın başını istediler. İstekleri yerine getirilince
büsbütün şımardılar. 1589 yılında meydana gelen bu olaya Beylerbeyi
Vak’ası denmektedir.






III. Murad devrinde 1593 yılında da sipahilerin isyanını görüyoruz.
Ulûfelerinin geri bırakılmasına kızan Sipahiler, saraya yürüyüp
defterdarın kafasını istediler. Kendilerine nasihat etmek için
gelenleri kovdular. İstanbul halkı da seyretmek için saraya
dolmuştu. Halk dışarı çıkarılırken “Urun hâ!...” diye bir ses
duyuldu. Saray muhafızları bunu Padişahın emri sanarak âsilerin
üzerine saldırdılar ve dört yüze yakın âsiyi öldürdüler. Diğerleri
kaçarak kurtuldu.



Yeni Bir Haçlı İttifakı Ve Nemçe (Avusturya) Harbleri (1593-1606):
Bosna Beylerbeyi Telli Hasan Paşa, Avusturya topraklarına 1593
yılında büyük bir akın harekâtına girişmişti. Avusturya valilerinin
Osmanlı sınırlarına tecâvüzlerine karşılık yapılan bu harekât,
mağlûbiyetle neticelenmiş, komutanla birlikte çok şehid verilmiştir.
Bu hadise Osmanlı-Nemçe harblerinin başlamasına sebep olmuştur.
Nemçe savaşına Sadrazam Sinan Paşa gönderilmişti. Budin Beylerbeyi
imdada giderek Nemçe ordusuyla harbe girdi ve mağlub oldu.
Nemçeliler çok sayıda Macaristan kalesini ele geçirdiler. 1594 yılı
baharında da Estergon Kalesini muhasara altına aldılar; ancak
muvaffak olamadılar. Kırım kuvvetlerinin yardıma gelmesine rağmen
tam bu sırada Osmanlı Devleti’nin başına bir gâile daha çıktı:
Osmanlı Devleti’ne tâbi olan Erdel, Eflak ve Boğdan Beyleri Papa’nın
teşvikiyle isyan edip Avusturya tarafına geçtiler. Tam bu sırada
yani 1595 yılında Padişah III. Murad vefât eyledi. III. Murad’ın
saltanatının sonuna doğru Osmanlı toprakları yaklaşık 19.902.191 km2
idi. Buna Avrupa’da Polonya, Afrika’da Fas dâhildir.



III. Murad zamanındaki sadrazamlar arasında, yılların sadrazamı
Sokullu Mehmed Paşa, Koca Sinan Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa ve
Mesîh Paşa’yı; diğer komutan ve devlet adamlarından Kaptanıderya
Kılıç Ali Paşa, Damad İbrahim Paşa, Okçu-zâde Mehmed Paşa ve
Muallim-zâde Nişanı Mahmûd Çelebi’yi; Şeyhülislâmlar arasında Hâmid
Efendi, Ma’lûl-zâde Mehmed Efendi, Müeyyed-zâde Abdülkadir Efendi,
Bostan-zâde Mehmed Efendi ve Bayram-zâde Hacı Zekeriya Efendi’yi
zikredebiliriz .
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sultan 3. Murat
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sultan 4. murat
» Sultan 5. Murat
» Sultan 1. Murat
» Sultan 2. Murat

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: TARİH DÜNYASI :: Osmanlı Tarihi-
Buraya geçin: