: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 İ Harfi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 14/09/07

İ Harfi Empty
MesajKonu: İ Harfi   İ Harfi Empty2007-10-21, 1:57 am

iâde: geri verme.

iâdeten: geri vererek.

iânât: yardımlar.

iâne: yardım.

iâşe: geçindirme, besleme.

ibâ: çekinme.

ibâd: kullar.

ibâdât: ibadetler.

ibâdet: Allahın emirlerini yerine getirmek.

ibâdetgâh: ibadet yeri.

ibâdethâne: ibadet evi.

ibâdetkâr: ibadetli, ibadet eden.

ibâdullah: Allahın kulları.

ibâhât: haram olmayanlar.

ibâhe: helâl kılma.

ibâhiyye: haramı helâl sayan sapkınlar.

ibârât: ibareler, metinler, yazılar.

ibâre: metin, yazı.

ibâret: meydana gelmiş, kadar.

ibdâ: yoktan örneksiz yaratma.

ibhâm: kapalı bırakma, açıklamama.

ibkâ: sürekli kılma, bakileştirme.

iblâğ: ulaştırma.

iblis: şeytan.

iblisâne: şeytanca.

ibn: oğul, oğlu.

ibnullah: "Allahın oğlu" mânâsında sapkınlık ifade eden bir tabir.

ibnüzzaman: zamanın oğlu, devrin adamı.

ibrâ: temize çıkarma.

ibrâhimvârî: ibrahim aleyhisselâm gibi.

ibrânî: Yahudi sülalesi, o sülaleden olan kimse.

ibrâz: gösterme.

ibre: ölçü aletlerindeki iğne.

ibret: bir hâdiseden alınan ders.

ibretâmiz: ibret öğreten.

ibretfeşân: ibret saçan.

ibretnümâ: ibret gösteren.

ibrik: bir su kabı.

ibrişim: ipekten yapılmış iplik.

ibtâl: bozma, boşa çıkarma, uyuşturma.

ibtâlihis: duyguları uyuşturma, anestezi.

ibtidâ: başlangıç.

ibtidâî: ilkel.

ibtilâ: tiryakilik, düşkünlük.

ibtizâl: çokluktan dolayı değer kaybı.

îcâb: lüzum, gerek.

îcâbât: gerekler, cevap vermeler.

icâbet: cevap verme.

icâbî: icapla ilgili, gerekli.

îcad: yoktan yaratma.

îcadî: yaratmayla ilgili.

îcâr: kiralama.

îcâre: kira, gelir.

icâz: az sözle çok mânâ anlatma.

îcâz: benzerini yapmakta insanı âciz bırakan.

icâzât: izinler, diplomalar.

icâzdârâne: az sözle çok mânâ anlatırcasına.

icâzet: izin.

icâzetnâme: diploma.

îcâzî: icazla ilgili, mûcize olan.

icâzkâr: icazlı, sözü az mânâsı çok.

îcâzkârâne: benzerini yapmakta insanı âciz bırakırcasına.

îcâzvârî: mûcize gibi.

icbâr: zorlama.

icl: dana.

iclâ: cilalama.

iclâl: saygı göstermek, büyüklük.

iclâs: oturtma, tahta çıkarma.

icmâ: toplama, büyük âlimlerin bir mesele üzerinde birleşmeleri.

icmâen: topluca, birleşerek.

icmâkârâne: topluca.

icmâl: özetleme.

icmâlen: kısaca, özetle.

icmâlî: kısa, özlü.

icrâ: uygulama, yapma.

icrâât: uygulamalar, yapmalar.

ictihâd: âyet ve hadîslerden hüküm çıkarma, içtihat.

ictihâdât: hüküm çıkarmalar.

ictihâdî: içtihatla ilgili.

ictihâdîye: içtihatla ilgili olan.

ictimâ: toplanma, içtima.

ictimâât: toplanmalar.

ictimâî: toplumla ilgili.

ictimâiyyât: sosyoloji, toplumbilim.

ictimâiyyûn: toplumbilimciler.

ictinâ: meyve toplama.

ictinâb: içtinap, sakınma, kaçınma.

îd: bayram.

îdâd: hazırlama.

îdâdî: hazırlıklık devresi.

îdâdiye: hazırlamayla ilgili, eskiden lise seviyesindeki okul.

îdam: yok etme, öldürme.

idâme: devam ettirme.

idâre: yönetme, yönetim.

idbâr: düşkünlük.

iddet: kocası ölen kadının bekleme süresi.

iddia: tez, direnme.

iddiaen: iddia ederek.

iddianâme: iddiaların toplandığı yazı, metin.

iddihâr: biriktirme.

iddihârât: biriktirmeler.

ideâl: gaye, ülkü.

ideoloji: fikir sistemi.

idgam: gizleme.

idhâl: içeri alma, ithal.

idhâlât: dışarıdan alımlar, ithalat.

idlal: saptırma, sapma.

idman: alıştırma.

idrâk: kavrayış.

idrâr: sidik.

idris: ilk elbiseyi diken peygamber.

îfâ: ödeme, yerine getirme.

ifâdât: anlatımlar.

ifâde: anlatım.

ifâkat: iyileşme.

ifâza: feyizlendirme.

iffet: namusluluk.

ifhâm: anlatma.

ifhâm: susturma.

ifk: iftira.

iflâh: kurtulma.

iflâs: fakirleşme.

ifnâ: yok etme.

ifrağ: dönüştürme.

ifrat: aşırılık.

ifratâlûd: aşırılıkla karışık.

ifratkâr: aşırı giden.

ifratkârane: aşırı gidercesine.

ifratperver: aşırılığı seven.

ifratperverâne: aşırılığı severcesine.

ifrâz: ayrılma, akma, salgı.

ifrâzât: akıntılar, salgılar.

ifrit: tehlikeli cin.

ifsâd: bozma.

ifsâdât: bozmalar.

ifşâ: gizli olanı açıklama.

ifşâât: ifşalar.

iftihar: övünme, kıvanma.

iftiharkârane: övünürcesine.

iftikar: fakirliğini bilip gösterme.

iftikarat: fakirliğini bilip göstermeler.

iftira: birine aslı olmayan bir suç yükleme.

iftirak: ayrılma.

iftiraname: iftira yazısı.

iftiras: parçalama.

iftitah: namaza başlarken alınan tekbir.

iğbirar: kırılma, gücenme.

iğdab: öfkelendirme.

iğdiş: burulmuş.

iğfal: aldatma, ayartma.

iğfalât: iğfaller, aldatmalar.

iğlak: kapalılık, anlaşılmazlık.

iğtinam: yağmalama.

iğtişaş: karışıklık.

iğva: azdırma, baştan çıkarma.

ihafe: korkutma.

ihâle: işi uygun olana verme.

îhâm: vehme düşürme.

ihânet: hainlik.

ihânetkâr: ihanetçi, hain.

ihânetkârâne: ihanet edercesine.

ihâta: çevirme, kuşatma, kavrayış.

ihâtât: ihatalar, kuşatmalar, kavrayışlar.

ihbar: haber verme.

ihbarât: haber vermeler.

ihdâ: îman yolunu gösterme, hediye etme.

ihdâs: yeni bir şey ortaya çıkarma.

ihfa: gizleme.

ihkak: hakkı yerine getirme.

ihkakıhak: hakkı sahibine vermek.

ihkâm: sağlamlaştırma.

ihlâf: yemin ettirme.

ihlâk: helâk etme, yok etme.

ihlâl: bozma, sakatlama.

ihlâs: her işi Allah için yapmak.

ihmâl: boşlama, savsaklama.

ihrâc: ihraç, çıkarma, dışarı atma.

ihrâcât: dışarıya mal satma.

ihrak: yakma.

ihram: hacıların elbisesi.

ihrâz: kazanma, erişme.

ihsâ: sayma.

ihsan: güzelce verme, iyilik.

ihsanât: ihsanlar.

ihsanperver: ihsan etmeyi seven.

ihsâs: hissetme, hissettirme.

ihtar: hatırlatma.

ihtarât: hatırlatmalar.

ihticâc: delil gösterme.

ihtidâ: îman yoluna girme.

ihtifâ: gizlenme.

ihtifâl: tören.

ihtifâlât: törenler.

ihtikâr: malı kıymetlensin diye saklama.

ihtilâc: çırpınma, seğirme.

ihtilâf: anlaşmazlık, uyuşmazlık, ayrılık.

ihtilâfat: anlaşmazlıklar, ayrılıklar.

ihtilâfî: anlaşmazlık konusu.

ihtilâl: ayaklanma, kargaşalık.

ihtilâlât: ihtilâller, ayaklanmalar.

ihtilâlkârâne: ihtilâl yaparcasına.

ihtilâm: uyurken cenabet olma.

ihtilât: karışma, görüşme.

ihtilâtat: karışmalar, görüşmeler.

ihtimal: olabilirlik.

ihtimalat: ihtimaller.

ihtimam: özen, özenme.

ihtimamât: ihtimamlar, özenmeler.

ihtimamkâr: ihtimamcı, özen gösteren.

ihtimamkârâne: ihtimam gösterircesine, özenerek.

ihtirâ: yepyeni bir şey ortaya çıkarma.

ihtiram: hürmet etme.

ihtiras: aşırı istek.

ihtirasât: ihtiraslar, aşırı istekler.

ihtiraz: çekinme.

ihtisar: kısaltma.

ihtisaren: kısaltarak.

ihtisas: hissetme, duyumsama.

ihtisas: uzmanlık.

ihtisasat: hislenmeler, duygulanmalar.

ihtisasat: uzmanlıklar.

ihtişam: görkem, etkileyici görünüş.

ihtiva: içine alma, kapsama.

ihtiyacât: ihtiyaçlar.

ihtiyac: gerek duyma, gerek duyulan şey.

ihtiyar: seçme, isteme, yaşlı kimse.

ihtiyare: ihtiyar hanım.

ihtiyarem: ihtiyarım, yaşlıyım.

ihtiyaren: seçerek, isteyerek.

ihtiyarî: isteğe bağlı, istemekle.

ihtiyarsız: istek dışı, istemeden.

ihtiyat: ilerisini düşünerek davranma.

ihtiyaten: ilerisini düşünerek.

ihtiyatî: ihtiyatla ilgili.

ihtiyatkâr: ihtiyatlı.

ihtiyatkârane: ihtiyatlı bir biçimde.

ihtizâr: çekinme, sakınma.

ihtizaz: titreme, hoşlanma.

ihtizazât: titremeler, hoşlanmalar.

ihvân: kardeşler.

ihvânî: kardeşlikle ilgili.

ihvetî: kardeşim.

ihyâ: canlandırma.

ihzâr: hazırlama.

ihzârât: hazırlamalar.

ihzâriye: hazırlama.

îka: yapma, etme.

îkaât: yapıp etmeler.

ikab: azap, eziyet, ceza.

ikame: yerine koyma.

ikamet: oturma, yerleşme.

ikametgâh: oturulan yer, adres.

îkan: kesin biliş.

îkaz: uyarı.

îkazât: uyarılar.

îkazkâr: uyarıcı.

îkaznâme: uyarma yazısı.

ikbâl: yönelme, talihlilik, saadet.

iklim: bir yerin hava durumu.

ikmâl: tamamlama.

iknâ: inandırma.

ikra: oku!

ikrâh: zorlama, tiksinme.

ikrâm: ağırlama.

ikrâmât: ikramlar.

ikrâmiye: armağan olarak verilen para.

ikrâr: söyleme, dile getirme.

ikrâz: borç verme.

iksir: çok tesirli ilaç.

iktibas: alıntı, söz nakletme.

iktibasen: alıntı yaparak.

iktidâ: uyma.

iktidâen: uyarak.

iktidar: güçlülük.

iktifa: yetinme.

iktifaen: yetinerek.

iktiham: dayanma, katlanma.

iktiran: iki şeyin bir arada gelmesi, yakınlık.

iktisa: giyinme.

iktisâb: kazanma, edinme.

iktisâd: tutum, harcamada aşırıya kaçmama, ekonomi.

iktisar: kısaltma.

iktiza: gerekme, gereklik.

ilâ: "kadar" mânâsında ön ek.

îlâ: yüceltme, yayma.

ilââhir: sonuna kadar.

ilââhirilâyet: âyetin sonuna kadar.

ilâh: tanrı.

ilâhe: tanrıça.

ilâhî: Allaha dair.

ilâhiyat: Allahtan bahseden ilim.

îlâm: bildirme.

îlâmnâme: bildirme yazısı.

ilân: duyurma, duyuru.

ilânât: ilanlar, duyurular.

ilânihaye: sona kadar.

ilânnâme: duyurma yazısı.

ilâve: ek.

ilâveten: ek olarak.

îlâyıkelimetullah: Allah kelâmını yayma.

ilbâs: giydirme.

ilca: gereklilik, zorlama.

ilcaât: gereklilikler, zorlamalar.

ilel: sebepler, hastalıklar.

ilelebed: sonsuza kadar.

îlem: bil!

îlemeyyühelazîz: bil ey azîz!

ileyh: ona.

ilga: kaldırma.

ilhâd: dinsizlik.

ilhâh: zorlama.

ilhak: katma, ekleme.

ilhâm: Allah tarafından kalbe gelen mânâ.

ilhâmât: ilhamlar, kalbe gelen mânâlar.

ilhâmen: ilham olarak.

ilhâmî: ilhamla ilgili.

ilka: ekme, bırakma.

ilkaât: ilkalar, ekmeler.

ilkah: dölleme, aşılama.

illâ: ille, ne olursa olsun, özellikle.

illallah: Allahdan başka.

ille: sebep, illa.

illet: hastalık.

illet: asıl sebep.

illiyet: sebeplik.

illiyyîn: cennetin en yüksek yeri.

illüzyon: cisimleri yanlış idrak etmek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
 
İ Harfi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» V Harfi
» H Harfi
» G Harfi
» U Harfi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: EDEBİYAT DÜNYASI :: Süper Osmanlıca Sözlük-
Buraya geçin: