: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Ş Harfi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 14/09/07

Ş Harfi Empty
MesajKonu: Ş Harfi   Ş Harfi Empty2007-10-21, 1:22 am

Şâbân: Arabî ayların sekizincisi.

şâd: şen, memnun.

şadırvan: etrafı musluklu kubbeli çeşme.

şafak: tan zamanı.

Şâfi: hastaya şifa veren Allah.

Şafiî: hak mezheplerden biri, onu kuran büyük âlimin ünvanı.

şâh: hükümdar, sultan.

şahab: gökteki ışıklı cisim.

şahâdet: şahitlik, Allah yolunda ölmek.

şâhâne: şaha yakışır şekilde.

şahbaz: doğan kuşu, çevik, yiğit.

şâhenşâh: şahların şahı.

şâheser: en üstün eser, baş eser.

şahıs: kişi, kimse.

şâhid: şahit, tanık, gören.

Şâhid: bütün zamanlardaki yaratıkları ve onların her hâlini gören Allah.

şâhik: yüksek, doruk.

şâhika: yüksek, doruk, zirve.

şahm: iç yağı.

şahmpâre: içyağı parçası.

şahs: şahıs, kişi, kimse.

şahsımânevî: insanların bir araya gelip oluşturdukları mânevî kişilik.

şahsî: kişiyle ilgili.

şahsiyat: kişilikler.

şahsiyet: kişilik.

şâibe: leke, kusur.

şaika: şevk verici, isteklendirici.

şairane: şairce.

şakî: yol kesen, haydut.

şâkir: hâlinden memnun olup şükreden.

şâkirâne: şükreden gibi.

şâkird: talebe, öğrenci.

şakk: yarık, yarılma, yarma.

Şakkıkamer: Peygamberimizin ayı iki parçaya ayırması mûcizesi.

şâkul: düşeyliği ölçme âleti.

şâkulî: düşey.

şâm: akşam.

şamar: tokat.

şâmil: kaplayan.

şamme: koklama duyusu.

şân: şeref, nam, hâl, iş.

şap: tuza benzer bir madde.

şape: çığ.

şarab: şarap, içki, bu isim helâl içkileri de kapsar.

şâre: saç, kıl.

şârık: doğudan çıkan, doğan, parlayan.

Şârî: şeriatı ortaya koyan, Allah.

şârih: şerheden, açıklayan.

şark: doğu.

şarkışimâlî: kuzeydoğu.

şarkiyât: islâm dünyasında araştırma yapma çalışması.

şarlatan: yalancı, aldatan, yüksekten atan.

şart: mutlaka gerekli olan, durum, yemin.

şartiye: şart olan.

şaş: şaşı.

şâşaa: parlaklık, gösteriş.

şâşaapâş: gösterişli görünen.

şatâhat: mânevî sarhoşluk hâlindeyken söylenen dengesiz sözler.

şavk: ışık, parıltı.

şâyân: yaraşır, uygun, layık.

şâyeste: uygun, lâyık.

şâyet: eğer, olur ki.

şâyia: söylenti, yayılma, duyulma.

şâz: kaide dışı, istisna.

Şâzelî: Şazeliye tarikatını kuran büyük velî, bu tarikattan olan.

şeâir: islâmî alâmetler, semboller, âdetler.

şeâmet: uğursuzluk, kötülük.

şeb: gece.

şebab: genç.

şebabet: gençlik.

şebabiyet: gençlik, tazelik.

şebeke: örgülenmiş, örgüt.

şebih: benzer.

şebnem: çiy, nem.

şebnemmisâl: çiy gibi.

şecâat: yiğitlik, öfke duygusunun normal derecesi.

şecer: ağaç.

şecere: ağaç, soy ağacı.

şecî: yiğit, kahraman.

şedâid: şiddetliler, şiddetli belâlar.

Şeddâd: Ad kavminin ulu önderi olan ünlü bir kâfir.

şedde: harfi iki kere okutan işaret.

şedîd: şiddetli.

şedîdâne: şiddetlice.

şef: çift, baş.

şefâat: af için vasıta olmak.

şefâatçi: af için vesile olan.

şefe: dudak.

şeffaf: saydam.

şeffafât: saydam olanlar.

şeffafiyet: saydamlık.

şefî: şefaatçı.

şefik: şefkatli.

şefikâne: şefkatlice.

şefiülmüznibin: günah işleyenlerin şefaatçısı.

şefkat: acıyarak karşılıksız sevme.

şefkaten: şefkatten dolayı, şefkat bakımından.

şefkatkâr: şefkatli.

şefkatkârâne: şefkat edercesine.

şefkatperver: şefkat etmeyi seven.

şefkatperverane: şefkat etmeyi severcesine, severek.

şehâdât: şahitlikler, şehitlikler.

şehâdet: şehitlik, şahitlik.

şehâdetnâme: diploma.

şehâmet: akıllıca yiğitlik.

şehbaz: çevik, cesur, beyaz doğan kuşu.

şehd: bal.

şehevânî: şehvetle ilgili.

şehevât: şehvetler.

şeheviye: şehvetle ilgili olan.

şehîd: şahit olan, Allah için ölen.

şehîk: hıçkırıkla karışık iç çekme.

şehir: büyük yerleşim birimi, kent.

şehîr: ünlü, tanınmış.

şehlâ: elâ göz, tatlı şaşı.

şehnâme: padişahların maceralarını anlatan eser.

şehnâz: ışıldayan, parlayan.

şehr: ay, şehir, kent.

şehrâyin: şenlenmiş şehir, şenlik.

şehrî: ay ile ilgili, aylık.

şehristân: memleket.

şehriyâr: hükümdar, padişah.

şehvânî: şehvetle ilgili.

şehvet: nefsin arzusu, cinsî istek.

şehvetengiz: şehvet uyandıran.

şek: şüphe.

şekâvet: sıkıntı, azap, işkence.

şekil: biçim.

şekl: şekil, biçim.

şekûr: çok şükreden.

şekvâ: şikâyet, sızlanma.

şekvânâme: şikâyet mektubu, yazısı.

şelâle: çağlayan.

şem: mum, ışık.

şemâ: ışık, çıra.

şemâtet: başkasının başına gelene sevinmek.

şemâtetkârâne: başkasının başına gelene sevinircesine.

şemm: koklamak.

şemme: koklama.

şems: güneş.

şemsüşşümûs: güneşlerin güneşi.

şemta: kocakarı.

şên: iş, hâl, tavır, hâdise.

şenâat: kötülük, alçaklık.

şenî: kötü.

şer': dinî kanunlar.

şer: kötülük, kötü.

şerâfet: şereflilik.

şerâit: şartlar.

şerân: şeriata göre, dinî kanunlar bakımından.

şerârât: kıvılcımlar.

şerâre: kıvılcım.

şerâret: şerlilik, kötülük.

şerâyi: şeriatlar, ilâhî emirler.

şerâyin: atardamar.

şeref: yücelik, büyüklük, değer.

şerefbahş: şeref veren.

şerefe: minarenin ezan okunan yeri.

şerefşiar: şerefli.

şerefyâb: şereflenen.

şerh: açıklama.

şerî: şeriatla ilgili, dinî.

şerîat: din, ilâhî kanunlar, Allahın emirleri ve yasakları.

şerîatıfıtrîye: Allahın tabiata koyduğu kanunlar.

şerid: şerit, zincir.

şerîf: şerefli.

şerîfeyn: şerefli iki şey, Mekke ve Medine.

şerik: ortak, rakip.

şerir: şerli, kötü.

şerriyet: kötülük.

şerûr: çok şerli, pek kötü.

şeş: altı.

şetâret: şenlik.

şetm: sövme, kötü söz söyleme.

şevâhık: doruklar.

şevâhid: şahitler.

şevk: şiddetli istek.

şevkengiz: isteklendiren.

şevkengizane: isteklendirircesine.

şevket: heybet, böyüklük.

Şevval: Arabî ayların onuncusu.

şey: nesne.

şeyâtin: şeytanlar.

şeydâ: tutkun.

şeyh: pir, tarikat önderi, ihtiyar.

şeyheyn: iki şeyh

şeyhûhet: ihtiyarlık.

şeyhülislâm: Osmanlılarda en büyük din görevlisi.

şeyn: kusur.

şeytân: insanı azdırmaya çalışan görünmez yaratık.

şeytânât: şeytanlıklar.

şeytânet: şeytanlık.

şeytânî: şeytanca, şeytanla ilgili.

şeytânkârâne: şeytanca.

Şıkk: adeta yarım adam gibi olan ünlü bir kâhin.

şıkk: yarı, yarım, şık.

Şia: Şiiler, Hazreti Ali sevgisini meslek kabul edenler.

şiar: timsal, sembol, parola.

şiddet: sertlik, katılık, aşırılık.

şifâ: hastalıktan kurtuluş.

şifâbahş: şifa veren.

şifâdâr: şifalı.

şifâdârâne: şifalıca.

şifâhen: ağızdan, sözle.

şifâhî: sözlü.

şifâkâr: şifalı.

şifâresân: şifa veren.

şifâyâb: şifa bulma.

şifre: gizli işaretlerle yazılan yazı.

şihâb: şahap, akanyıldız, gök cismi.

Şiî: Hazreti Aliye aşırı taraftarlık gösteren kimse.

şikâf: "yırtan, parçalayan" mânâsında son ek.

şikâk: ayrılma, bölünme.

şikâr: av.

şikâyât: şikâyetler.

şikâyet: yakınma, derdini söyleme.

şikemperver: midesini seven, obur.

şiken: "koparan, kıran" mânâsında son ek.

şimâl: sol, kuzey.

şimâligarbî: kuzeybatı.

şimâlişarkî: kuzeydoğu.

şimendifer: tren.

şinik: on litrelik kap.

şîr: aslan.

şirâ: alım satım.

şirin: tatlı, sevimli.

şirk: Allahtan başka ilâh kabul etme.

şirkâlûd: şirk bulaşmış.

şirket: ortaklık, ortaklaşa kurulan iş kurumu.

şirret: geçimsiz, huysuz.

şita: kış.

şitab: koşmak.

şîve: söyleyiş, naz.

şöhret: ün, tanınırlık.

şöhretgîr: ün salma.

şöhretperest: şöhret düşkünü.

şöhretperverâne: şöhretsevercesine.

şöhretşiar: meşhur, ünlü.

şuâ: ışın, ışık teli.

şuâât: ışınlar.

şuarâ: şairler.

şûbe: bölüm, kısım.

şuh: şen, oynak.

şuhûd: şahit olma, gözlemleme.

şuhûdî: görme ile ilgili, görülebilen.

şuhûr: aylar.

şuhûruselâse: üç aylar.

şûle: alev, ışıltı.

şûledâr: alevli, ışıltılı.

şûlefeşân: ışık saçan.

şûm: uğursuz.

şûra: danışıp konuşmak için toplanılan yer.

şûre: çorak.

şûristân: çorak yerler.

şurût: şartlar.

şuûn: işler, fiiller.

şuûnât: işler, hâller.

şuûr: anlama, hissetme, farkında olma.

şuûrâne: anlayarak, bilerek.

şuûrdârâne: şuurlu bir biçimde.

şuûren: şuur ile.

şuûrkârâne: şuurlu bir biçimde.

şuvaz: kızgın ateş.

şübeh: şüpheler.

şübehât: şüpheler.

şühedâ: şehitler.

şühübât: ateş parçaları.

şükr: şükür, nimete karşı memnuniyetini gösterme.

şükrân: şükür hissi.

şükûfe: tomurcuk.

şükûfmisâl: tomurcuk gibi.

şükûk: şüpheler.

şükür: şükr, nimete karşı memnunluk göstermek.

şümûl: kapsam.

şümûs: güneşler.

şürb: içmek.

şürekâ: şerikler, ortaklar.

şürûr: şerler, kötülükler.

şüyû: yayılma, yayılmış.

şüyûhât: şeyhler.

şüzûz: istisna, kural dışı.

şüzûzât: istisnalar, kural dışı olanlar.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
 
Ş Harfi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» V Harfi
» H Harfi
» G Harfi
» U Harfi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: EDEBİYAT DÜNYASI :: Süper Osmanlıca Sözlük-
Buraya geçin: