Sultan I. Mustafa
Sultân Mustafa, iki defa Osmanlı tahtına oturmuştur:
Birincisi: Kasım 1617-Şubat 1618 tarihleri arasındaki 3 aylık
saltanattır. I. Ahmed vefât ettiği zaman, koyduğu ekberiyyet ve
erşediyyet kaidesine göre, kendi şehzâdeleri henüz küçük idiler.
Bunun üzerine II. Osman’ın şahsiyetinden çekinen ve Kösem Sultân
diye de bilinen Mâhpeyker Haseki’nin de etkisiyle, kardeşi Sultân
Mustafa tahta oturtuldu. Kendisi saltanattan uzak kalmak istiyordu
ve Osmanlı kaynaklarının ifadesine göre, aklında hafiflik, re’yinde
ve işlerinde isabetsizlik bulunması hasebiyle, devlet ve ilim
adamları iç huzuruyla bi’atı yapamadılar. I. Ahmed devrinde devleti
tek başına yürüten Dârüssa’âde Ağası Mustafa Ağa, Şeyhülislâm Es’ad
Efendi, Kâim-makam Sofi Mehmed Paşa ve diğer yetkilileri ikna ederek
hal’i için fetvâ aldılar ve I. Ahmed’in oğlu II. Osman’ı tahta
çıkardılar.
İkincisi; Mayıs 1622-Eylül 1623 yani 1.5 yıllık saltanattır. II.
Osman’ın büyük bir zulümle Mayıs 1622’de yani 4 yıl sonra tahttan
indirilmesinden sonra, Veziriazam Davud Paşa kullanılarak Sultân
Mustafa yeniden tahta çıkarılmıştır. Ancak II. Osman’ın ölümüne
sebep olan yeniçerilerden ve Davud Paşa’dan halk rahatsızdır. Bu
arada Saray’da bulunan şehzâdelerin de öldürüleceği haberi alınınca,
halk ayaklanmaya başlamış ve Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin
tavsiyesiyle Kara Davud Paşa azledilerek yerine Mere Hüseyin Paşa
getirilmiştir. Karışıklık devam edince sırasıyla Lefkeli Mustafa
Paşa ve Gürcü Mehmed Paşa sadrazamlığa tayin olundu.
İç karışıklıktan istifade etmek isteyen iç ve dış mihraklar Osmanlı
Devleti’ni sarsıyordu. Trablusşam Beylerbeyi Yusuf Paşa ve Erzurum
Beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa, yeniçerilere kin kusarak isyan
etmişler ve çok sayıda yeniçeriyi de katletmişlerdi. İstanbul’a
gelmek üzere hazırlık yapıyordu. Sipahiler, II. Osman’ın
katillerinin bulunması için baş kaldırdılar ve bunun üzerine Kasım
1622’de toplanan divan Davud Paşa’nın idamına karar verdi. Ağustos
1623 yılında Sadrazamlığa getirilen Kemankeş Ali Paşa, basiretiyle
devlet adamlarını topladı ve Sultân Mustafa’nın saltanat koltuğunda
kalmaması gerektiğine karar verildi. Tahttan sevinçle Eylül 1623
tarihinde ayrılan Sultân Mustafa, Ocak 1639 tarihinde vefat etti.
Sultân Mustafa’nın dünyevî saltanatı istemeyen bir hali olduğu
kesindi. Aklının hafif, tedbirinin zayıf ve saltanat koltuğunda dahi
çocukça hareketlerde bulunan biri olduğu da doğruydu. Osmanlı
kaynakları açıkça akıl hastası demek olan mecnun tabirini
kullanmamaktadırlar. Konuyu Solak-zâde’nin ifadeleriyle noktalamakta
yarar görüyoruz: “26 yaşında idiler. Yalnız bir mikdar aklı hafif
olup buna hapiste uzun süre kalması sebep olmuştur; giderek aklı
başına gelir deyü doktorların tedaviye devam etmeleri kaydıyla
Şeyhülislâm Es’ad Efendi kavliyle amel olunmuştur”.
III. Mehmed’in oğlu olan Sultân Mustafa’nın tesbit edilen kadını ve
çocukları mevcut değildir. İkballeri vardır. Kadın efendileri
bilinmemektedir .