Henry Miller
26.12.1891 - 7.6.1980
"Kurtuluş Aracı Olarak Cinsellik"
Amerikalı
yazar, taşkın cinselliği tasvir etmesiyle skandal yazarı olarak
edebiyat tarihinde yer aldı. Orta sınıfa mensup halkın ahlak anlayışına
ve uygar düzene karşı geldiği yapıtlarının odak noktasını, insanın
duygu dünyasının kurtuluşu oluşturmaktadır.
Miller
Yorkville/New York'ta bir terzinin oğlu olarak doğdu. Kentin sokak
yaşamından önemli ölçüde etkilenen delikanlı, genç yaşta disipline ve
otoritelere karşı cephe aldı. Genç Miller, edebiyat, müzik ve resim
konularında kendi kendini yetiştirmek üzere okulunu bıraktı. Çıplak bir
kadının rol aldığı bir vodvil tiyatrosuna gidince, tiyatro tutkusu
uyandı. Kültürel ilgi alanları dışında Miller, spora da çok düşkündü.
Bisiklet sporunda dünya şampiyonu olabilme düşlerini, boksa da meraklı
olan genç, beş yıllık sıkı bir antrenmandan sonra unuttu.
1924'e
Kadar: Burjuvaziyle Başkaldırı Arasında Maliye memuru olarak
çalıştıktan sonra, 21 yaşındaki genç uygarlıktan kaçıp kırsal Batı'ya
yerleşti. Miller'in her türden düzene karşı duyduğu antipati, anarşist
Emma Goldman'ın yazılarıyla daha da güçlendi. Edebiyat, mistik ve
teozofiyle uğraşan Miller, babasının dükkanında çalışmak üzere 1914'te
New York'a dönmek zorunda kaldı. İzleyen on yıl içinde kendine burjuva
bir yaşam kurmaya çalışan Miller'in uygarlığa ve uygarlığın örnek
ülkesi ABD'ye duyduğu nefret, büsbütün körüklendi. 1917'de piyanist
Beatrice Sylvas Wickens ile evlendi (bir çocuk) ve 1924'te boşandı.
İkinci evliliğini June Smith ile yaptı ve 1934'te yeniden boşandı.
Miller bu arada bilet kontrolörlüğü, bulaşıkçılık, çöp kamyonu
şoförlüğü gibi işlerin yanı sıra yasadışı alkol işiyle de uğraştı. İşçi
bulma kurumunun müdürlüğünü dört yıl yürüttükten sonra, 1924'te bir
daha asla memur olmama kararını aldı.
1934: On Yıl Sonra
Başarıyı Yakalaması Aralarında yayınlanmamış Clipped Wings (Kesik
Kanatlar) adlı el yazısı taslağı ve Mezzotintos (1925) adlı düzyazı
şiirlerinin derlemesi de bulunan, yazı girişimleriyle ressam olarak
yaptığı kısa süreli bir deneme başarısız oldu. Ancak Anais Nin ile
kurduğu arkadaşlık sayesinde Miller Paris'te edebi bir kariyer için
doğru çevreyi buldu. Kendine özgü bir konusuyla stilinin
bulunmamasından oluşan en önemli sorunu kendiliğinden çözülmüş oldu.
Miller bundan böyle sade ve çoğu kez sembolik bir dille, kadınlığı
otobiyografik eğilimli çalışmalarının odak noktası yaptı. Çoğu zaman
mistikle beslenmiş açık cinsel tasvirleri, Miller'i geçmişinin abluka
ve zorunluluklarından kurtardı. "Lost generation" (yitik nesil)
denilenlerin idolü haline gelirken, pornografi yazmakla suçlanmaktan da
kurtulamadı. İlk başarısı 1934'te yayınladığı Tropic of Cancer (Yengeç
Dönencesi) ile geldi. Ahlakçılığa ve burjuva hayatına cephe aldığı bu
kitabında Miller doyumu sekste, yemekte ve felsefe yapmakta bulan,
Paris'te yaşayan bir Amerikalının bohem yaşantısını anlatır.
1939:
Tropic of Capricorn Black Spring (Karabahar, 1936) ve Tropic of
Capricorn (Oğlak Dönencesi, 1939) adlı yapıtlarında Miller çoğu kez
sürrealistik bir biçim alan stiliyle New York'taki insana düşman yaşamı
anlattı. Bunun dışında Yengeç Dönencesi'nde mutsuz, başarısız
evlilikleriyle hesaplaştı. ABD'de yayınlanmasına ancak 1962 yılında
izin verilen bu roman, cinselliği, tabuları yıkarak ele aldığından
60'lı yılların Beat nesli için adeta bir kült kitabı oldu. ABD'de The
Colossus of Maroussi (Maroussi Heykeli, 1941) adlı yapıtında
Yunanistan'a yaptığı bir yolculuğu konu aldı. Aynı yıl içinde,
Paris'teki bohem yaşantısını anlattığı Quiet Days in Clichy'yi
(Chichy'de Sakin Günler) yazdı (1957'de yeniden gözden geçirdi).
1960'a
Kadar: Üçlemesi Bu arada suluboya resimleriyle de başarılı olduğunu
kanıtlamış olan Miller, 1944'te Polonyalı Janina M. Lepska ile üçüncü
evliliğini yaptı; bu evlilikten iki çocuğu doğdu; 1951'de boşandılar.
Bu dönemde ABD'deki hayatı eleştiren diğer romanlarını da yazdı. The
Air-Conditioned Nightmare (Klimalı Kabus, 1945) ve Remember to Remember
(Hatırlamayı Unutma, 1947) ilk kez yurduyla ilgili uzlaştırıcı
düşünceler de içermekte. Big Sur and the Oranges of Hieronymus Bosch
(Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları, 1957) adlı kitabında
Miller'in (1944'ten sonra) Kaliforniya'nın Big Sur kentindeki hayatı
merkezi konumdadır. 1953'te evlendiği Eve McClure 1965'te ölünce, Miler
beşinci evliliğini Japon Hoki Tokuda ile yaparak ondan da 1978'de
boşandı. Bu arada Sexus (1949), Plexus (1953) ve Nexus 'tan (1960)
oluşan The Rosy Crucifixion (Güllü Çarmıha Geriliş) adlı roman
üçlemesini tamamladı. Miller bu yapıtında bir itirafname romanı
biçiminde, 1923-1930 arası Paris'e hareket etmeden önceki en kritik
yedi yılını gözler önüne serdi. 60’lı ve 70'li yıllarda, aralarında
arkadaşlarına yazdığı mektup derlemeleri de bulunan birçok çalışmasını
yayınladı. Miller 1980 yılında, 88 yaşında Pacific Palisades'deki
evinde dünyaya gözlerini kapadı.