: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 31 Mart Hadisesinin İçyüzü

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 14/09/07

31 Mart Hadisesinin İçyüzü Empty
MesajKonu: 31 Mart Hadisesinin İçyüzü   31 Mart Hadisesinin İçyüzü Empty2007-10-21, 11:31 am

Alıntı :
31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü





Prof. Dr. Ahmet Akgündüz - Arastirama




31 Mart Vak’asi diye tarihe geçen bu olay, 14 Nisan 1909 tarihine
rastlamaktadir. Tarihçiler bu olayin, kendi 31 Mart Hadisesinin İçyüzü Ahmetak1zulümlerini
örtmek isteyen Ittihadcilarin, II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesini
temin etmek için, Ingiliz Gizli Servisi’nin yardimi ile ve Ingilizlerin
aleti olarak tertipledikleri bir hadise oldugunda ittifak etmislerdir.
Ancak suç, samimi Müslümanlara yikilsin diye, bir kisim dini sloganlar
kullanilmis ve “seri’at elden gidiyor” diye dine ve dindarlara hücum
planlari hazirlanmistir. Ittihadcilar, kendilerinin tertipledikleri bu
olayi dindarlari mürteciler diye suçlayarak dindara yikmislar ve
maalesef kendileri gibi düsünen tarihçileri de kullanarak, bu olayi en
büyük irtica olayi diye takdim etmislerdir. Böyle bir tertibi fiiliyata
dökmek için hem yeterli sebepler vardir ve hem de memleketin bazi
halleri böyle bir fitne için alevlendirici özellik arzediyordu. Þöyle
ki:


Evvela, 31 Mart Vak’asinin sebepleri nelerdi?

A)
Bu olayin asil sebebi, Ittihadcilarin yaptiklari zulüm ve istibdaddi.
Ittihadcilar, tam bir zorba kesilmislerdi ve muhaliflerini sokoklarda
öldürecek kadar azitmislardi. Mesela, Ismail Mahir Pasa, muhalif
gazetecilerden Ahmed Samimi ve Hasan Fehmi Bey Istanbul caddelerinde
açikça öldürüldü ve faili meçhuller artmaya basladi. Sultan Abdülhamid,
Mesrutiyen geregi icraya karismiyor ve sadece temsil vazifesini
görüyordu. Devlete daha çok hakim olmayi isteyen Ittahadcilar, yabanci
devletler tarafindan Abddülhamid’e karsi bir seyler yapmaya
zorlaniyorlardi. Onlar için tek hedef, gölgesinden dahi korktuklari
Sultan Abdülhamid idi.


B)
Osmanli Devleti’ni yikma planlarinin yapildigi Meclis’teki vekillerin
degismesi için, millet tam manasiyla kayniyordu. Ermenistan ve Rum
Pontus tartismalariyla ugrasan Meclis’teki vekillerden halk rahatsizdi.


C)
Icradan uzak tutularak kösesine çekilmeye mecbur edilen Sultan
Abdülhamid’in yeniden devlet ve millet lehine harekete geçmesini arzu
edenler vardi. Çünkü Itihadcilar, Ingilizlerin masasi gibi, onu tahttan
indirmek için mesgullerdi.


D)
Asker siyasete karismisti. Aldigi askeri ve dini terbiyeye aykiri isler
yapmaya baslamisti. Mesela Selanik ve Manastir’dan Istanbul’a getirilen
III. Orduya ait subaylari fiyakasindan halk ve diger ordu mensuplari
yaka silkmeye baslamislardi. Bununla kalmayip Ittihadcilar, Istanbul’u
korumakla görevli I. Orduyu tahkir ederek, III.Ordunun Selanik’teki
tümeninden nigahbân-i hürriyet ve muhâfiz-i mesrutiyet adiyla avci
taburlarini Istanbul’a sevk ettiler.


E) Hasan Fehmi Bey basta olmak üzere, faili meçhul olaylarin artmasi milleti tedirgin ediyordu.

F)
Ittihadçilar kendilerine muhalif gördükleri subaylari ve hatta
askerleri kadro disi ediyorlardi; açikça bir tasfiye hareketi
baslamisti. Bu durum da ciddi bir gerginlik sebebiydi.


G)
Hürriyet adi altinda her türlü ahlaksizlik serbest hale gelmisti.
Açikça Þer-i serife aykiri isleri yapan Ittihadcilara karsi, halkta ve
özellikle de sagini solundan ayiramayan Dervis Vahdet gibi bazi
dindarlarda, idareye karsi bir nefret olusmaya baslamisti.


Bütün
bu sebeplerin bulundugu bir ortamda, özellikle 24 Temmuz 1908-14 Nisan
1909 tarihleri arasinda, her iki tarafa ait gazeteler, gerginligi
artirici yayinlar yapiyorlardi. Partiler, sanki bir iç savas olacak
gibi fedai yazmaya baslayan cemiyetler kurmaya basladilar.
Ittihadcilar, zafer sarhosluguyla baski ve zorbaliklarini daha da
artirmaya basladilar. Sinirsiz hürriyet anlayisi, askerlere kadar
asilandi ve erler subaylara itaat etmez hale geldiler. Dine ve ahlaka
aykiri bazi seyler, askerlere telkin edilmeye baslandi. Orduda itaat ve
ahlak bozulmaya baslayinca, dinde hassas ama muhakeme-i akliyede eksik
olan bazi nâdânlar, iyilik yapiyorum zanniyla bazi fitne tohumlarini
ekmeye basladilar. Hürriyetin yanlis anlasilmasi ve tatbik edilmesi
sonucunda, devletin idaresi cahillerin elinde kaldi ve herkes kendi
basina hareket eder hale geldi. Istanbul serseri mayinlarla dolu bir
hale gelmisti.


Iste
Ingiliz Gizli Servisi’nin tahrikleriyle hareket eden Ittihad ve
Terakkiciler, 31 Mart 1325 günü yani 14 Nisan 1909 tarihinde, gergin
durumu firsat bilerek tertiplerini fiiliyata dökmeye karar verdiler ve
III. Ordudan getirdikleri avci taburlarina mensup neferlerin fisegini
patlattilar. Baslarinda tek bir subayin dahi bulunmadigi ve sadece
basçavus ve çavuslarin komuta ettigi bu erler, “Þeri’at isterüz” deyü
isyan ettiler. Ayasofya ve Sultanahmed Camii önlerinden toplanan
kalabalik, Sadrazam Hüseyin Hilmi Pasa ile Meclis-i Meb’usan Reisi
Ahmet Riza Bey’in azlini ve bütün Ittihadcilarin sürgün edilmelerini
istiyorlardi. Yukarida zikredilen sebeplerden dolayi, isyan eden
askerlere, basta hamallar olmak üzere her çesit insan karismisti.


Görünürde
Ittihadcilara karsi, seriati ve onun teminati olan Abdülhamid’i
kurtarmak için yapilmis bir isyandi. Ancak tamamen Ittihadcilarin ve
Ingiliz Gizli Servisi’nin, Abdülhamid’i tahttan indirmek ve bu arada
dindar halki da ezerek gözdagi verilmek için yapilmis bir tertipti. Bu
serseri mayin gibi isyan eden askerler, Ittihadcilarin ileri
gelenlerinden Ahmet Riza Bey zannederek Adliye Nâziri Nâzim Pasa’yi ve
Gazeteci Hüseyin Cahid zanniyla da Milletvekili Emir Þekib Arslan Bey’i
öldürdüler. Sultan Hamid, II. Tümen kumandanini çagirarak âsileri
dagitmasini istedi; ancak Padisah’in talimatini dinlemeyen komutan Ordu
Komutanindan emir almadigini söyleyecek kadar alçalmisti. Maalesef
Ittihadci olan ve sonradan bu haline çok pisman olan Mahmud Muhtar Pasa
ise, emir vermemekte direndi. Daha sonra isyan eden bu cahil askerlere,
kendileri gibi cahil olan hamallar ve de sagini solundan fark
edemeyecek kadar ahmak olan bazi dindarlar da katildi. Zaten
Ittihadcilarin muhalifleri de böyle bir firsat bekliyordu. Onlar da
akilli hareket edemediler. Is, çigirindan çikmisti. Bediüzzaman basta
olmak üzere, bir kisim akilli Islam alimleri, askerlere ve hamallara,
bunun bir oyun oldugunu ve oyuna gelmemeleri gerektigini ikaz ettiler.
Hatta Bediüzzaman, bir nutuk ile sekiz taburu itaata getirmisti.


Ittihadcilar,
Ingilizlerin aleti olmuslar ve bütün Müslümanlarin ümidi haline gelen
Abdülhamid’i indirmekten baska gaye gütmemislerdir. Bu olayi kendileri
tertip etmelerine ragmen, israrla bir irtica olayi oldugunu ifade
etmeleri, günümüze kadar gelen devlet ile milletin arasini açmak
adetinin kötü bir baslangici oldu.


31 Mart Hadisesinin İçyüzü Ahmetak2Firsati
ganimet bilen Ittihadcilar, olaylar büyüyünce, Selanik’ten Hareket
Ordusu adini verdikleri kuvvetleri, Padisah’i kurtarmak gibi yalanci
bir sloganla Istanbul’a sevk etmeye basladilar. Bu hareket ordusunun
sadece kumandani olan Mahmut Þevket Pasa Müslüman ve Türk’tü.
Askerlerin çogu, yagmaci ve Müslüman katili olan Makedonyalilardi. Tam
bir çapulcu ordusuydu. Olayin vahametini anlayan Istanbul’daki
generaller ve özellikle I. Ordu Komutani Nazim Pasa, Sultan
Abdülhamid’e müdahele etmeleri gerektigini anlattilarsa da, Müslümani
Müslümana kirdirmayacagini söyleyen Padisah, onlara gerekli talimati
vermedi. I. Ordu Kumandani Nazim Pasa’ya, Hareket Ordusu’na silah
çekmemeleri için yemin bile ettirdi. 25 Nisan’da Hareket Ordusu, Yunan
ordusu gibi davrandi ve Yildiz Sarayi’ni yagmaladi. Kütüphane disinda
Padisah’in altin arabasini bile parçalayip götürdüler. Daha sonra da 27
Nisan 1909’da Meclis-i Umumi’yi toplayarak Abdülhamid’i hal’ kararini
silah zoruyla çikardilar. En önemli ithamlari, 31 Mart Vak’asi’ni
tertip etmekle suçlamak idi. Halbuki bu tamamen yalandi. I. Orduya
talimat vermemekte direnen Padisah, Müslümani Müslümana kirdirmakla
itham ediliyordu.


Kisaca
31 Mart Olayi, Ittihadcilarin tertipledikleri bir fitneydi; ancak
muhalifleri olan Kâmil Pasa-zâde Said Pasa, Ismail Kemal Bey, muhalif
gazetecilerden Mizanci Murad ve Volkan Gazetesi bas yazari Dervis
Vahdeti gibi bazi safdiller de durumdan pasta çikarmak ugruna atese
körükle gittiler ve fitne atesini söndürmek yerine daha da
alevlendirdiler. Neticede düsmanlar kâr etti; devlet, millet ve din
zarar etti. Çünkü kurulan Divan-i Harb-i Örfî çok masumlari idam
sehpalarinda sallandirdi. Din düsmani kesimlerin eline de tam bir
irtica sermayesi verilmis oldu. Bediüzzaman gibi allâmeler bile, 31
Mart Olayi ile suçlandilar; ama beraat ettiler.1




*****

Dipnot:

1-
Kur’an, Ahmed Bedevi, Inkilap Tarihi ve Jön Türkler, sh. 276 vd.; Osman
Nuri, Abdülhamid-i Sâni ve Devr-i Saltanat, c. I, sh. 111; Danismand,
Osmanli Tarihi Kronolojisi, c. II; Öztuna, Osmanli Devleti Tarihi, c.I,
sh. 616-619; Bediüzzaman Said Nursi, Âsâr-i Bedî’iyye, sh. 309,
316-317, 324, 395-396, 441; Mektûbât, sh. 429; Badilli, Tarihçe-i Hayat
I, sh. 235-260


“Tarihçiler
bu olayin, kendi zulümlerini örtmek isteyen Ittihadcilarin, II.
Abdülhamid’in tahttan indirilmesini temin etmek için, Ingiliz Gizli
Servisi’nin yardimi ile ve Ingilizlerin aleti olarak tertipledikleri
bir hadise oldugunda ittifak etmislerdir.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
 
31 Mart Hadisesinin İçyüzü
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: TARİH DÜNYASI :: Osmanlı Tarihi-
Buraya geçin: