|
| Necip Fazıl Kısakürekten | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:18 am | |
| Aç Kapıyı Aç kapıyı, haber var, Ötenin ötesinden! Dudaklarda şarkılar, Kurtuluş bestesinden. Biz geldik, bilen bilsin! Gönül gönül girilsin, İnsanlar devşirilsin, Sonsuzluk destesinden... | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:19 am | |
| Açıklarda Bir ağızdan çalınan düdükler, kalın kalın, Boşlukta tos vuracak nokta arayan çığlık. Koşup, yılanlar gibi üzerinden suların, Arıyor teknemizi oturacak bir sığlık. Omuz omza şahlanan dalgalar, büyük büyük, Bir ses işitip ürkmüş, sürülerle canavar. Gözlerinde kıvılcım, ağızlarında köpük, Birbirinin üstünden atlayıp geliyorlar. Gittikçe boşluklara düşmekteyiz enginde; Arkadaki sahilse, fosfor bir iz halinde, Her ân bir parça daha uzaklaşıyor bizden. Deniz, bu yerde ölüm korkusu kadar derin; Kocaman bir kuş gibi geliyor peşimizden, Ruhu, bu kapkaranlık suda can verenlerin... | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:21 am | |
| Muhasebe Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri! Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biri! Bakmayın tozduğuma meşhur Babıalide! Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide. Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası! Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası? Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık; Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık. Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem; Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem. Üstün çile, dev gibi gelip çattı birden! Tos!! Sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos! Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle; Ve cemiyet, cemiyet, yok eden güruhiyle... Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç Genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç! İşte bütün meselem, her meselenin başı, Ben bir genç arıyorum, gençlikte köprübaşı! Tırnağı en yırtıcı hayvanın pençesinden, Daha keskin eliyle, başını ensesinden, Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına; Yerleştirse başını, iki diz kapağına; Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi? Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi! Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen, İçimde homurtular, inanma diye gülen... İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe! Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe? Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem! Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem, Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları, Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları; Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim; Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim! Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş! Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş... Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım! Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım! Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana. Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde? Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde! Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak! Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak; Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal. Mavalları bastırdı devrim isimli masal. Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin; Allah kuluna hakim, kulları heykellerin! Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta; Lafını çok dinledik, şimdi iş inkılapta! Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni! Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni! Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak! Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak? | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:22 am | |
| Gece Yarısı Her gece periler uyur odamda, Derinlerden gelir uzun nefesler, Yanan mum bir rüya seyreder camda, Bir ağır hastanın nabzıdır sesler. Gittikçe alçalır, yükselir tavan, Duvarda küçülür, büyür parmaklar, Elbisem çivide canlanır o ân, İçinde bir başka vücudu saklar. Her perdeden çıkar sivri sinekler, Sanki bir tel gevşer, bir tel burulur. Sokakta uyanık kalan köpekler, Yıldızlara bakıp durmadan ulur. Birdenbire bir şey çıtırdar, derken, Merdivenden gelir bir ayak sesi, Basamaklar birer birer esnerken, Kilitli kapının düşer perdesi. Gözler parlayınca karanlıklarda, Kemikten parmaklar terimi siler, Yanyana oturmuş, bekler dışarda, Sarışın kediler, siyah kediler... | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:22 am | |
| Aynalar Yolumu Kesti Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İşte yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karşıma, Başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme! Nur topu günlerin kanına girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Doğmaz güneşlere bağlandı vade; Dişlerinde, köpek nefsin, irade. Günah, günah, hasad yerinde demet; Merhamet, suçumdan aşkın merhamet! Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk? Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti. | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:23 am | |
| Başıboş Vatanımda sular akar, başıboş; Herkes, birbirini kakar, başıboş. Bozkırlardan topal bir tren geçer; Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş. Yanmaz da yürekler, güneşe atsan; Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş. Tarih, kutuplara kaçmış bir fener, Buz denizlerinde çakar başıboş. Yirmi dokuz harfte sözde aydınlar, Yafta yazar, isim takar, başıboş. Allah'ım sen acı bu saf millete! Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş... | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:23 am | |
| Bahçedeki İhtiyar Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış Nurlu ihtiyarın yanaklarında. Yapraktan saçını yerlere yaymış, Sonbahar ağlıyor ayaklarında. Süzüyor ufukta bir kızıl yeri, İçi karanlıkla dolu gözleri; Alnında akşamın ince kederi, Sessizliğin sırrı,dudaklarında. Yanan bir kağıtta küçük bir satır Yazı gibi akşam onu karartır; Artık o,silinen bir hatıradır, Bu ıssız bahçenin uzaklarında... | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:24 am | |
| Babadan Oğula Eve dönmez bir akşam; Ve gün yüzlü çocuğu, Sorar: Nerede babam? Bakarlar, oldu, bitti; Gelir, derler çocuğa, Baban attaya gitti. Uzar gider bu atta; Ve neler neler olmaz Ve kimbilir ve hatta; Bir mahşer gerisinde; Babası döner bir gün, Oğlunun derisinde... | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:24 am | |
| Azgın Deniz Hangi hissin parmağı dokundu ki, derine, Düştü bir gizli alev salkımı içerine? Hangi kabus bastı ki, seni uykularında, Birdenbire cehennem kaynadı sularında? Örtüldü baştan başa tenin beyaz bir terle, Duman duman yayılan incecik köpüklerle. Hangi dert kaldı, söyle, bağrına üşüşmeyen, Hangi ölüm şarkısı, bu dilinden düşmeyen? Hangi öfkeyle yüzün, böyle karıştı yer yer, Sana yan mı baktılar, bir şey mi söylediler? Bir şey dinleme artık, artık bir şey dinleme! Çağır, bütün günahkar ruhları cehenneme! Karşına, sahil, kaya, insan kim çıkarsa vur! Vur başına, alemde, kör, sağır, ne varsa vur! Sal her taraftan, dağdan, gökten, pencereden sal! Nihayet kala kala dünyada tek kişi kal! | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:25 am | |
| Azap Azap, saçlarıma ak, Yüzüme çizgi serdi, Ruhumu, çırıl çıplak, Soyup çarmıha gerdi. Bağrım, çizgi çizgi kan; Beni seyretti hayran. Bir kadın oldu o ân, Kendini bana verdi... | |
| | | betül Sadık ÜyE
Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 16/09/07
| Konu: Geri: Necip Fazıl Kısakürekten 2007-10-21, 9:25 am | |
| Canım İstanbul Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?.. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... | |
| | | | Necip Fazıl Kısakürekten | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |