Sultan III. Mehmed
III. Mehmed, II. Murad’ın Sâfiye Sultân’dan 1566’da dünyaya gelen
oğludur. Babasının vefâtı üzerine sancak beyliğinden Osmanlı
Padişahlığı tahtına oturan son şehzâde olarak 1595’de Manisa’dan
gelerek İstanbul’da cülûs etti. Her padişah döneminde olduğu gibi,
son zamanlarda âdet haline gelen yeniçerilerin baş kaldırmaları ve
bahşiş talebi kavgaları bunda da meydana geldi. Ferhad Paşa’nın
gayretleriyle zorbalar bastırıldı. Ancak Avusturya seferi uzayıp
gidiyordu. Sadrazam Sinan Paşa, Eflak üzerine yürüdü; Bükreş’i aldı;
ancak Yergöğü’nde dehşetli bir mağlûbiyet tattı.
Padişah Hocası Hoca Sa’deddin Efendi, Sinan Paşa’nın fikrine
katılarak Padişahın bizzat sefere katılmasını arzu ediyordu. Bu
arada vefat eden Sinan Paşa’nın yerine Damad İbrahim Paşa veziriazam
olmuştu. Nihâyet Yeniçerilerin de teşvikiyle 21 Haziran 1596/24
Şevval 1004’de Padişah sefere çıkmak üzere hareket etti. Eğri Kalesi
kuşatılıp feth olundu ve bu sebeple III. Mehmed Eğri Fâtihi olarak
anıldı. Daha sonra Macarların Kereşteş dedikleri Haçova’da zor da
olsa büyük bir zafer kazanıldı. Bunda Hoca Sa’deddin’in büyük bir
rolü vardı. Harpten dönen Padişah, Hoca Sa’deddin ve çevresindeki
insanların tesiriyle Cığala-zâde’yi sadrazamlığa getirdi. Ancak hem
Kırım Han’ı Gâzî Giray’ı azledip Kırım’da fitne çıkarmasıyla ve hem
de muharebe gününün ertesi günü askeri yoklatarak dâhilde
ihtilâfların ve isyânların baş göstermesine vesile olmasıyla fayda
yerine zarar getirdi. Gerçekten Cağaloğlu Sinan Paşa’nın bu
hareketleri neticesinde Anadolu’da Celâlî denilen eşkıya isyanları
memleketi kasıp kavurmaya başladı. 1008/1599 yılında Damad İbrahim
Paşa yeniden Sadrazamlığa getirildi. Nemçe Harbi sürüp giderken
Tiryaki Hasan Paşa ve Kuyucu Murad Paşa, Avrupa’da mühim zaferlere
imza basıyorlardı. Uyvar üzerine gidilmesi de bu tarihlerde oldu.
Bütün bu zorluklar içinde bir de İran Şahı andlaşmayı bozdu ve
Osmanlı Devleti’ne harb ilan etti. Anadolu’yu Celâlî isyanları kasıp
kavuruyordu. Osmanlı Devleti bu karışıklıklar ve ihtilâller içinde
iken III. Mehmed 1603’de dünyaya gözlerini yumdu. Oğlu Mahmûd’un
katli, Celâlî isyanları ve bunları tahrik eden Safeviler karşısında
ordunun başarılı sonuçlar alamaması, III. Mehmed’in ölümüne sebep
olan en önemli olaylardı.
III. Mehmed, sancağa çıkan ve oradan padişahlığa gelen son
Osmanoğludur. Fıtraten zayıf iradeli ve saf idi. Vehhâmdı. Anası
Sâfiye Sultân’ın müthiş tesiri altında kalıyordu. Babası gibi III.
Mehmed de, kardeş katli meselesini en çok suiistimal eden
padişahlardan biriydi. 19 kardeşini, aldığı zayıf fetvâlara
dayanarak idam ettirdi. Bu arada, başkalarıyla ittifak ettiği ve
yazışmalarda bulunduğu jurnallenen oğlu Şehzâde Mahmûd’u da idam
ettirdi; sonra da jurnalleyen insanların hayatına son verdi.
III. Murad devrinde de babasının zamanında olduğu gibi, devamlı bir
duraklama ve hatta gerileme alâmetleri kendini göstermektedir.
Düzenli kanunnameler yerine, devletin merkez teşkilâtında ve
özellikle ülü’l-emrin temelini teşkil eden Padişah ve vezirlerde
görülen şer‘-i şerife muhâlif halleri siyâsetnâmeler ile âlimler
ikaz ve irşâd eylemişlerdir. Taşra teşkilâtında meydana gelen
zulümleri ve haksızlıkları ise, ya yerli âlimler merkeze
bildirmişler veya halkın tazallüm ve şikâyeti üzerine merkez
teşkilâtı taşra memurlarına adalete ri‘âyet etmeleri için
emirnâmeler göndermişlerdir. İşte Celâlî isyanlarının ortaya çıkış
sebebi de budur.
Adâletnâme, devlet otoritesini temsil eden görevlilerin, re`âyaya
karşı bu otoriteyi kötüye kullanmaları ve kanun, hak ve adâlete
aykırı davranmaları halinde, ülü’l-emrin hakkı ve kanunu hatırlatıcı
mâhiyette düzenlediği hukukî düzenlemelerine denir. Osmanlı
Devleti’nde padişahın hükmü tarzında kendisini göstermiştir.
Osmanlı Devleti’nde, mezâlim divanının yerini Divan-ı Hümâyûn aldığı
gibi, kanunnameler ve tezkire'lerin yerini de adâletnâmeler
almıştır. Yani Divan-ı Hümâyûnda mazlûmların şikâyeti bizzat
dinlendiği gibi, Divan görüşmelerini Kasr-ı Adâlet veya Adâlet Köşkü
denilen yerde dinleyen Padişah tarafından, mahallî idarecilere
şikâyetleri önlemek üzere adâletnâmeler de gönderilmiştir.
III. Mehmed, Adlî mahlasıyla şiirler yazan, nazik ruhlu ve zayıf
irâdeli bir padişah; ancak Osmanlı padişahları arasında en çok takvâ
sahibi olanlardandır. Zamanındaki sadrazamlar arasında Koca Sinan
Paşa, Ferhad Paşa, Hadım Hüseyin Paşa, hiç kimsenin beğenmediği
Cığala-zâde (Cağaloğlu) Sinan Paşa ve İbrahim Paşa’yı; âlimler
arasında Hasan Can’ın oğlu Hoca Sa’deddin, Şeyhülislâm Bostan-zâde
Mehmed Efendi, Hoca-zâde Mehmed Efendi ve şeyhlerden Şeyh Muhyiddin
Efendi ile Şeyh Şemseddin Sivâsî’yi zikretmeliyiz.
ZEVCELERİ: 1- Hândân Vâlide Sultân; I. Ahmed’in annesi. 2- Vâlide
Sultân; Abaza asıllı ve I. Mustafa vâlidesi. 3- Haseki; Şehzâde
Mahmûd annesi. 4- Haseki; Şehzâde Selim annesi. ÇOCUKLARI: (İsimleri
bilinmeyen beş altı tane daha çocuğunun bulunduğu söylenmektedir).
1-Şehzâde Sultân Selim Hân. 2-Şehzâde Sultân Cihangir Hân. 3-Şehzâde
Mahmûd Hân. 4-Şehzâde Ahmed. 5-Şehzâde Mustafa. 6- Hatice Sultân. 7-
Ayşe Sultân .