: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Yavuz Sultan Selim

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
betül
Sadık ÜyE
Sadık ÜyE



Mesaj Sayısı : 175
Kayıt tarihi : 16/09/07

Yavuz Sultan Selim Empty
MesajKonu: Yavuz Sultan Selim   Yavuz Sultan Selim Empty2007-10-11, 6:10 pm

Yavuz Sultân Selim








Karakterinin sertliğinden dolayı “Yavuz“ ve şehzâdeliğinden beri
“Selim Şah“ denen Sultân Selim, 7 Safer 918/Nisan 1512'de Osmanlı
padişahı olmuş ve 8 sene, 9 ay bu tahtta oturduktan sonra 8 Şevval
926/ 21 Eylül 1520'de vefat etmiştir: Zulkadiroğlu Alâüddevle'nin
kızı Ayşe Hâtun'un oğlu olan Yavuz, şehzâdeliğinden beri,
istikbalinin parlak olduğunu gösteren bir hayat çizgisi takip
etmişti.



Anadolu'nun Safevî devletinin işgâli tehlikesine karşı, babasının
ihmali ve aynı zamanda dedesi olan Alâüddevle'nin aczi karşısında
şahlanan ve o dönemde Trabzon Sancakbeyi olan Yavuz, Şia’ya karşı
Anadolu'yu müdâfaa hareketine girişti. Gürcülerle yaptığı
muhârebeler sonucunda halkın nazarında manevi destek kazanan Yavuz,
merkezin ikazlarına rağmen Şî’a ile olan mücadelesine devam etti ve
bu mevzuda ihmâlkâr davranan babası II. Bayezid'i tahttan indirerek
yerine kendisi oturdu. Ancak mücâdele sona ermemişti. İran
meselesini halletmek için Amasya Sancakbeyi ve ağabeyi Şehzâde Ahmed
ile Manisa Sancakbeyi olan Şehzâde Korkut ile anlaşması icab
ediyordu. Yavuz'a karşı Şah İsmail'den yardım isteyen ve kuvvetli
bir ordu ile isyana kalkışan Şehzâde Ahmed, 1513'de Bursa
Yenişehir'de maslub edildi ve bağy= devlete isyan suçunun had cezası
olarak idam olundu. Bu hadiseden 38 gün önce de, önceleri Yavuz'la
anlaştığı ve kendisine Teke=Antalya, Hamîd = Isparta ve Midilli
sancakları verildiği halde sonradan isyân eden diğer ağabeyi Korkut
da aynı âkıbete uğramıştı.



Mevcut manileri bertaraf eden Yavuz, ittihâd-ı İslâm’ın mühim mani'i
olan Safevî Devleti'ni ve onun sinsî reisi Şah İsmail'i halletmek
üzere maddî ve manevî hazırlıklara başladı. İbn-i Kemal gibi
allâmelerden bu fitnenin def’i için fetvâ alan Yavuz, 920/1514'de
Çaldıran zaferini kazandı ve şarkın kapılarını Osmanlı Devleti’ne
açtı. Kemah, Bayburt, Erzincan ve Kiğı Osmanlı Devleti'ne
921/1515'de ilhâk edildi. Bunu, aynı yıl Çaldıran zaferinden
dönerken üzerine gidilen Zulkadiroğullarının Osmanlı Devleti'ne
ilhâkı ta'kip etti. Bütün bu gayretlere rağmen, doğu ve güneydoğu
bölgeleri Şi’a tehlikesinden kurtulamamıştı. İşte bu işi, büyük âlim
İdris-i Bitlisî ve Bıyıklı Mehmed Paşa üstlendi. Bunların samimi
gayretleri sonucu, 1516 ve ta'kip eden yıllarda, başta 26 aşiret
olmak üzere, mühim Kürt ve Türkmen beylikleri, istimâlet ile yani
kendi arzu ve istekleri ile Osmanlı Devleti’ne iltihâk eylediler.
Böylece Doğu Anadolu top yekûn Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde
kaldı.



Herhangi bir harb olmadan Doğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne
iltihâkı ve Şah İsmail'in mağlûbiyeti Memlüklüleri ve Sultânları
Kansu Gavri'yi rahatsız etmişti. Bu durumu hisseden ve Memlüklülere
İslâm birliğini bozdurmak istemeyen Yavuz, Memlüklülerin üzerine
yürüdü ve 922/1516 yılında Mercidabık'da Kansu Gavri karşısında
büyük bir zafer kazandı. Bu zafer, Malatya, Divriği, Dârende, Besni,
Gerger, Kâhta, Birecik ve Anteb'in de yeniden ve sağlam bir şekilde
fethine yol açtı. Aynı yıl (922), Haleb ileri gelenleri, erkân-ı
devleti ve ulemâsı ile Yavuz'a itaat ve teslimiyet mektubu
gönderdiler. Böylece Haleb, Antakya, Hama ve Humus kaleleri de
Osmanlı Devleti'ne ilhâk olundu ve eyâlet haline getirildikten sonra
Haleb Beylerbeyliğine Karaca Ahmed Paşa getirildi. Daha sonra ise,
Dâr-üs-Selâm Şam'a girildi ve birçok Arab Şeyhi kendi arzuları ile
Osmanlı Devleti’ne iltihâk eyledi.



922/1516'da Kansu'nun yerine geçen Tomanbay'a bir nâme gönderen ve
Mısır'a yürüyeceğini belirten Yavuz Sultân Selim, Safed, Nablus,
Kudüs, Aclûn, Gazze ve kısaca Suriye ve Filistin'i de yol üzerinde
feth eyledi. 923'de Kahire ve Mısır'ı, Ridâniye harbini zaferle
kazanarak Osmanlı topraklarına ilhâk eden Yavuz, böylece şarkta tam
bir ittihâd-ı İslâm kahramanı oldu. Böylece Anadolu, Karaman, Rûm ve
Rumeli eyâletlerine ilâveten Osmanlı Devleti’ne Diyarbekir, Haleb,
Mısır, Şam ve Zülkadriye Eyâletini de ilâve etmiş oldu.



Son Abbasî halifesi III. Mütevekkil Alellâh'dan Ayasofya'da yapılan
bir dinî merâsimle halifelik ünvanını da kazanan Yavuz, Mekke Şerifi
Ebul-Berekât'ın oğlu Şerif Ebu Nümey vâsıtasıyla Mekke'nin
anahtarlarını kendisine göndermesiyle de hâdim'ül-Haremeyn vasfını
elde etmişti. Doğuda ittihâd-ı İslâmı tahakkuk ettiren Sultân Selim,
Batıdaki İslâm düşmanlarına da dersini vermek üzere 2 Şa'ban
926/1520'de sefere çıktı; ancak 8 Şevvâl 926'da yakalandığı bir
hastalıkla manevi şehid oldu.



Netice olarak eyâlet sayısı dört olan Osmanlı Devleti'ni, 8 sene
gibi kısa bir zamanda iki katına çıkardı. Son zamanlarına doğru
te'sis edilen Cezâyir Eyâleti de hesâba katılırsa, Osmanlı
Devleti'ne, bu dönemde beş eyâlet daha ilave edilmiş oldu.
Safevilerden de Erbil, Kerkük ve Musul alınmış ve Bağdat Eyâleti'nin
temelleri atılmıştır.



Merkez teşkilâtındaki en önemli değişiklik, Yavuz Sultân Selim'in
Şarkî Anadolu ile Maraş, Malatya ve havalisini fethetmesi üzerine,
922/1516'da Arap ve Acem Kazaskerliği ünvanıyla Divan'a dâhil
olmayan bir kazaskerliğin ihdâs edilip Diyarbakır'ın bu kazaskerliğe
merkez olması ve bu hizmete de meşhur tarihçi İdris-i Bitlisî'nin
getirilmesidir. Suriye ve Mısır da Osmanlı Devleti’ne tamamen ilhâk
edilince, bu üçüncü kazasker de divan-ı hümâyûn hey'etine dâhil
edilmiş ve bu hizmete Fenarî-zâde Mehmed Şah Efendi getirilmiştir.
Daha sonra Pîrî Paşa zamanında bu makam kaldırılmış ve muâmelâtı
Anadolu Kazaskerliği'ne devredilmiştir.



Yavuz dönemindeki devlet adamları arasında Sadrazam Koca Mustafa
Paşa, Hersek-zâde Ahmed Paşa, Pîrî Mehmed Paşa ve nişancı Tâcî-zâde
Ca’fer Çelebi; ilim adamları arasında Şeyhülislâm Zenbilli Ali
Efendi, Şeyhülislâm Kemal Paşa-zâde, Mü’eyyed-zâde Abdurrahman
Efendi ve Kara Muhyiddin Efendi zikredilebilir.



ZEVCELERİ: 1- Ayşe Hâtûn; Mengli Giray I’in kızı ve Beyhan ile Şah
Sultân’ın annesi. 2- Ayşe Hafsa Hâtun; Kanunî, Hatice, Fatma ve
Hafsa Sultânların annesi. ÇOCUKLARI: Kanunî Sultân Süleyman Hân,
Şehzâde Orhan, Şehzâde Musa, Şehzâde Korkut, Gevher Hân, Hatice,
Beyhan, Hafsa, Fatma ve Devlet-Şahî Sultân .
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yavuz Sultan Selim
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sultan 3. Selim
» Sultan 2. Murat
» Sultan 1. Mahmut

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: TARİH DÜNYASI :: Osmanlı Tarihi-
Buraya geçin: