George Bernard Shaw
"20. Yüzyılın Shakespeare'i"
İrlanda asıllı İngiliz yazar toplumsal/eleştirel oyunlarında komedi biçimini kullanarak adil bir toplum için savaş verdi.
Shaw insanın yaşama gücünü ve realizmi değişikliğin temelleri olarak görüyordu.
Protestan
bir mısır tüccarıyla bir müzik öğretmeninin oğlu olarak Dublin'de
dünyaya geldi. 15 yaşında bir emlakçının yanında çalışmaya başlayan
Shaw, beş yıl sonra Londra'ya geçti. Ne var ki burada yazar olarak
kariyer yapmayı uman Shaw'ın bu emeli gerçekleşmedi. 1884'te burjuva
tabakadan radikal sosyalistlerden oluşmuş bir birlik olan Fabian
Society'ye katıldı. Shaw yapıtlarında toplumun hedefleri olan eğitim,
halkın aydınlatılması ve demokratik reformları savunmaya çalıştı. 80'li
yılların ortasından sonra kendine müzik ve tiyatro eleştirmeni olarak
bir yaşam kurdu. Shaw, düşüncesine göre fazla apolitik olup sırf
eğlendirmeye yönelik olan İngiliz oyunlarını eleştirerek Norveçli yazar
Henrik Ibsen'in toplumsal ve sosyal/eleştirel dramlarıyla
karşılaştırdı.
1892: İlk Yapıtı Yazarın ilk dramı olan
Widower's Houses'da (Bekâr Evleri) oyunun kahramanı, her şeyi çiğnemek
pahasına da olsa, yalnız kazanç peşinde olduğunu itiraf eder. Sevdiği,
lükse düşkün kadınla evlenebilmek için ahlaki sakıncaları unutur. Shaw
1894'te yazdığı ikinci dramı Mrs. Warren's Profession (Madam Warren'in
Sanatı. Yasaklandıktan sonra ancak 1902'de ilk kez sahnelenebildi)
kapitalist toplumu suçlar. Bu oyunda genç bir kız annesinin bir
randevuevi işleterek kendisine böylelikle seçkin bir eğitim için olanak
sağladığını öğrenir. Kızı annesine sırt çevirir. Shaw bu bozuşmadan,
fuhuşu resmen reddedip gizlice göz yumduğu için, toplumu suçlamaktadır.
1894: Arms and the Man Tüm eleştirilerine karşın Shaw'ın
dramları, ahlak dersi veren oyunlar olmayıp nükteli diyalogları ve
güçlü karakterli, sempatik "Anti-Kahramanları" sayesinde ilgi
çekiyorlardı. Shaw komediyi, eleştirilerini nakledebilmek için en uygun
araç olarak görüyordu. Düşünceye hitap eden oyunlarının amacı toplumu
değiştirebilmekti. Arms and the Man (Silahlar ve Kahraman, 1894) adlı
oyununda romantik aşk ve kahramanca savaş klişelerinin maskesini
düşürdü.
Kahramanların akılları başlarına getirilir ve
daha özgür bir biçimde, dünyaya daha gerçekçi bir şekilde bakmaları
için ikna edilirler. 1897'den sonra Londra'nın St. Pancras semtinde
belediye meclisi üyesi olan Shaw, 1898'de varlıklı bir kadın olan
Charlotte Payne-Townsend ile evlendi. 1899'da Caesar and Cleopatra ilk
kez sahnelendi. Shaw'ın Sezar'ı kahraman bir devlet adamı olmayıp kendi
kendisiyle alay ederek hatalarını anlayan ve böylelikle büyüklüğe
ulaşan soğukkanlı bir pragmatisttir.
1913: Pygmalion Man and
Superman (İnsan, Üstün İnsan) (1903, İG: sahnelenişi: 1905) ile Shaw
İngiliz aydınlarının ana figürü haline geldi. Komedi biçimindeki
felsefi dramı yeniden, toplumsal değişikliğin ancak gerçekçilikle
mümkün olabileceğini konu etmektedir. 1913'te ilk kez sahnelenen
Pygmalion'u (Bir Kadın Yarattım) Shaw eşiyle birlikte taşındığı
Hartford yakınlarındaki Ayot St. Lawrence'de yazdı. Aynı adlı Yunan
efsanesine dayanan bu başarılı komedi, dil profesörü Higgins tarafından
çok katı bir eğitimle bir çiçekçi kızken sosyetik bir hanımefendi
haline getirilen Eliza Doolittle'in öyküsünü anlatır. Bir kobay olarak
kullanılan Eliza, Profesör Higgins'in evinden kaçar. Bu arada kendi
başına hareket edebilen bir kadına dönmüş olan genç kızı Higgins ancak
kaybedince ona karşı beslediği duyguların farkına varır. Shaw'ın
tiyatro oyunu 1956'da Frederick Loewe tarafından My Fair Lady adlı bir
müzikal olarak oynatılınca dünya çapında üne kavuştu.
1923: St. Joan Dramatik tarihsel bir oyun olan St. Joan (Jandark, 1923), Shaw'ın kariyerinin doruk noktasını oluşturmaktadır.
Yazar
tarihsel figüre dayanarak özgürlüğünü her şeyin üstünde gördüğü için
yozlaşmış topluma hiçbir şekilde ödün vermeyen bir kadının portresini
çizdi. Joan gücüyle yeni bir toplumun savaştaki lideri olur. Shaw
bundan iki yıl sonra Nobel Edebiyat ödülünü aldı. Bunu izleyen zamanda,
aralarında SSCB, ABD ve Güney Afrika da olmak üzere uzun yolculuklara
çıktı. Kendini 20. yüzyılın Shakespeare'i olarak adlandırmaktan
hoşlanan yazar, 1950 yılında Ayot St. Lawrence'deki malikanesinde 94
yaşında hayata veda etti.