JosE FATIHIO AdmiN
Mesaj Sayısı : 1544 Yaş : 37 Kayıt tarihi : 14/09/07
| Konu: Baki 2007-10-07, 3:03 pm | |
| - Alıntı :
- BÂKÎ KALDI MI?
16. asırda, Osmanlıların İstanbul'u fethetmesinden bir asır sonra, Sultan Süleyman'ın dünyaya nizamat verdigi çağda, Türkçe iki büyük şairiyle aynı ülkenin başka coğrafyalarında farklı tarzlarıyla, edalarıyla saltanatını ilan etti. Fuzuli, Bağdat'da, Kerbela'nın dinmeyen hassasiyeti ve heyecanları ile muzdarip, belirsizlikler içinde ve geçim sıkıntıları çekerek Türkçeyi haddeden geçirdi. Baki İstanbul'da, Osmanlı payitahtında istikrar, karar ve kendine güven içinde konuştu. Kabiliyeti erken keşfedildi. Çabuk yükseldi. Sinan Türk mimarisinin en yüksek eserini, Süleymaniye'yi inşa ederken, onun yapış tarzını temaşa etti. O inşaatın yapılışına bir şekilde katkıda bulundu. Sultan Süleyman'in şiir meclisinin müdavimi oldu. Baki Süleymanı medheden kasideler yazarken, Süleyman onunla iftihar etti. Osmanlı İstanbul'u fethedeli 100 yıl olmuş. Sistem durmuş oturmuş. Güven tam. Sultan Süleyman Dogu Roma tahtındaki 4. Türk padişahı, Rum sultanı…Hükmü yedi iklimde, yedi denizde yürüyor. Onun varligi ile övündügü Baki konusuyor:
Başeğmeziz edaniye dünyayi dün içün Allahadır tevekkülümüz, itimadımız
Minnet Huda'ya devlet-i dünya fena bulur Bâkî kalur sahife-i âlemde adımız
Bu inanmış, basarmış, gücünü isbatlamış, ilahî takdir dışında hiç bir kuvvetten çekinmeyen Osmanlının konuşması. Cihan padişahı Süleymanın, Sinan'ın, Ebussuud'un, Karahisari'nin, Sokollu'nun, Hayreddin'in, Nigari'nin ve nicelerinin konuşması. Bâki kalır sahife-i âlemde adımız … Muhabbet mülkünün Sultan-ı âlişanıyız câna Bilürsün âb-ı ru-yi mülketi Osmanıyız câna … Bu devr içinde benim padişah-i mülk-i sühan Bana sunuldu kaside bana verildi gazel … Derme çatma giydirir eller libası şi'rine Hil'at-i nazm-i cihan-girin senin altunludur
Yıl ikibin. Baki kaldı… Cihanı "cam-ı nazmi şi'ri Bâkî gibi devreyledi". Baki'nin ustasi Zâti reis-i şairan idi. Bâkî, meliküşşuara hatta sultanüşşuara oldu. Osmanlı şiiri gücünü isbatladi, sultanını buldu. Türkçenin Anadolu'daki macerası, ürkek, çekingen, mahcup, fakat direngen, kararlı tabiatiyla Yunus'dan Bakiye dek bu saltanatı gösterişsiz ve nümayişsiz inşa etti. Haci Bayram, zamanının neredeyse bütün edeplerine türkçe eser vermeleri için teşvik etti. Yazıcızade kardeşlerden Şeyhi'ye oradan Eşrefoglu'na kadar. Kendisi de türkçenin kendiliginden söylenivermiş gibi tesir uyandıran en yanık şiirlerini yazdı:
Yandı bu gönlüm yand bu gönlüm Yanmakta deva buldu bu gönlüm
Onun halifesi ve talebesi Akşemseddin Fatih'in İstanbul'u fetih hocası oldu. Ona "manevi fatih" denildi. Türkçe İstanbul'da saltanatını ilan etmek için bir asır bekledi. Baki ile sultanlığını ilan etti. Osmanlı divanı, idaresi Türkçe konustugu için Türkçe bu merhaleyi kat etti. Haci Bayram'ın şairleri, onların izinden gidenler İstanbul'da bir yüzyılda sakin, edali, kendinden emin, dosdoğru konuşan Türkçenin saltanatını kurdular. İstanbul'da iskan edilen Anadolu'nun dörtbir tarafından gelenler üç nesil sonra İstanbul türkçesini oluşturdular. Bu Türkçe Baki'yi yetiştirdi. Bir yanda Arapçanın saltanatı. Medrese Arapça konuşuyor. Diğer yanda selçukludan miras kalmış Farsçanın saltanati. Siir, edebiyat bu topraklarda Mevlana gibi farsçanin en büyük şairlerinden birini yetiştireli beri Farsçaya meyyal. Baki medresede okudu. Parlak bir talebe. Müderris oldu. Yani çok iyi Arapça bildigi kesin. Elbette Farsça öğrendi, şiir Farsça ögrenmekten geçiyor, elbette iyi Farsça biliyordu. Fakat o şiirini Türkçe yazdı! İstanbul efendisi, kadısı oldu. İstanbul Türkçesinin şiir saltanatını ilan etti. Belki de Türkçeyi en güzele konuşan İstanbul efendilerin ceddi Baki idi. Osmanlı ülkesinin yüzüsuyu oldu. Adı sahfe-i âlemde kaldi. Hoş sada bıraktı. Osmanlı saltanatı yıkılınca, Türkçenin şiir saltanatını da yıkmaya kalkiştılar. Bunu kısmen başardılar da. Türkçenin şiir saltanatı yıkılınca, tavaif-i mülük zuhur etti. Kargaşa oldu. Fetrete düşüldü. Türkçe bu tavaif-i mülük kargaşasından, Baki'nin, Bakilerin dil zevkini, kudretini, kavrayışını ve enginligini kavrayan şairler ve yazarlar eliyle kurtarılacak. Tekrar avazeyi âleme Davud gibi salan şairler ve yazarlar eliyle. Türkçe musallada. Hiç olmazsa kadrini şimdi bilelim. Kadrini seng-i musallada bilüp ey Baki Durup el bağlayalar karşına yaran saf saf.. | |
|
JosE FATIHIO AdmiN
Mesaj Sayısı : 1544 Yaş : 37 Kayıt tarihi : 14/09/07
| Konu: Geri: Baki 2007-10-07, 3:03 pm | |
| Gazel Bir lebi gonca yüzü gülzar dersen işte sen Har-ı gamda andelib-i zar dersen işte ben
Lebleri mül saçları sünbül yanağı berk-i gül Bir semenber serv-i hoşreftar dersen işte sen
Payine yüzler sürer her serv-i dil-cuyun revan Su gibi bir âşık-ı didar dersen işte ben
Zülfü sahir turrası tarrar şuh-i şivekar Çesmi cadü gamzesi mekkar dersen işte sen
Firkatinde teşne leb hatır perişan haste dil Künc-i gamda bi-kes ü bi-mar dersen işte ben
Gözleri sabr u selamet ülkesini tarac eden Bir amansiz gamzesi Tatar dersen işte sen
Bakiya Ferhad ile Mecnun-i şeydadan bedel Aşık-ı bi-sabr ü dil kim var dersen işte ben
Baki | |
|