: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 T Harfi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 14/09/07

T Harfi Empty
MesajKonu: T Harfi   T Harfi Empty2007-10-21, 1:02 am

taabbüd: ibadet etmek.

taabbüdî: ibadet etmekle ilgili.

taaccüb: şaşma.

taaddüd: adetlenme, sayıca artma.

taaddüdüzevcât: birden fazla evlilik.

taaffün: kokuşma.

taaffünât: kokuşmalar.

taahhüd: yüklenme, söz verme.

taakkul: akıl erdirme.

taalluk: ilgili olma, münasebet.

taallukât: ilgililer, yakınlar, akrabalar.

taallül: bahane arayarak işten kaçınma.

taallüm: ilim öğrenme.

taam: yemek, gıda.

taammüd: bilerek yapma.

taammül: amel etme, çalışma.

taammüm: umumileşme, genelleşme.

taannüd: inat etme, direnme.

taarruz: saldırma, sataşma.

taarrüf: tanışma, tanıma.

taarrüfât: tanıtmalar, tanımalar.

taassub: şiddetli taraftarlık.

taassubât: taassuplar.

taaşşuk: âşık olma.

taat: söz dinleme, ibadet.

taattuf: acıma, esirgeme.

taavvüz: sığınma.

taayyün: belirme, görünme.

taayyünât: belirmeler.

taayyüş: geçinme, beslenme, yaşama.

taazzum: büyüklenme.

tab: basma, baskı.

tâb: güç, tâkat.

tab: huy, yaradılış.

tabâbet: doktorluk.

tabaka: kat, katman.

tabakât: tabakalar.

tâbân: ışıklı.

tabân: yaradılıştan, yaradılış bakımından.

tabasbus: yaltaklanma.

tabasbusât: yaltaklanmalar.

tabayi: tabiatlar, temel özellikler.

tâbi: boyun eğen, uyan.

tâbî: kitap basan.

tabiat: yaradılıştan gelen temel özellik, yaradılış, huy, ilâhî kanunlar.

tabiatperest: tabiatı yaratıcı zanneden kimse.

tabib: doktor, hekim.

tabiî: tabiatla ilgili, kendiliğinden.

Tabiîn: sahabeleri görenler.

tabiiyet: uyma.

tabiiyyun: Allahın kanunu ve sanatı olan tabiatı ilâh sananlar.

tâbir: deyim, söz, yorum, ifade, anlatım.

tâbirât: tabirler.

tâbiûn: sahabeleri görenler.

tabla: kap, yiyecek sunulan kap.

tabu: uğursuz, hakkında konuşmaktan korkulan.

tabur: bölüklerden oluşan askerî birlik.

taburmisâl: tabur gibi.

tâbut: ölü konan sandık.

tâbutiyet: tabut gibi olma hâli.

tâc: taç.

tâcil: çabuklaştırma, acele ettirme.

tâcir: ticaret yapan.

tâciz: rahatsız etme, âciz hâle getirme.

tâdâd: sayma.

tâdil: yumuşatma, düzeltme, ılımanlaştırma.

tâdilât: düzeltmeler.

tâdilierkân: namazı dikkat ederek ve hakkını vererek kılmak.

tadlil: "azdı ve saptı" diye verilen hüküm, azdırma, saptırma.

tafaddul: üstünlük iddiası.

tafdil: üstün tutma.

tafra: sıçrama, atlama, yukarıdan atıp tutma.

tafsil: uzun uzadıya anlatma.

tafsilât: geniş açıklamalar.

tafsilen: ayrıntılı olarak, genişçe.

tafsilî: ayrıntılı, geniş açıklamalı.

Taftazanî: büyük bir kelâm âlimi.

tagaddi: gıdalanma, beslenme.

tagallüb: üstün gelme, zorbalık, baskı.

taganni: zenginleşme.

tagayyür: başkalaşma, dönüşme.

taği: azgın, haktan sapan, saptıran.

tağiyane: azgınca.

tağlib: galip getirme.

tağlit: yanıltma, bulandırma.

tağşiş: karıştırma.

tağut: azgın, sapkın, îmansız, ilâh gibi saygı gören, heykellerine bile
saygı duyulan, sapan ve saptıran.

tağutî: tağutla ilgili.

tağyir: başkalaştırma, değiştirme, bozma.

tağyirât: tağyirler.

tahabbüb: sevgi gösterme.

tahaccür: taşlaşma.

tahaddi: meydan okuma.

tahaddüs: var olma.

tahaffuz: korunma.

tahakkuk: gerçekleşme.

tahakküm: hükmetme, zorbalık.

tahakkümî: delilsiz dâvâ.

tahalluk: ahlâklanma.

tahallüf: geride bırakılma.

tahallül: ayrışma.

tahallüs: kurtulma.

tahammuk: ahmaklaşma.

tahammül: sabretme, dayanma.

tahammülsûz: dayanma gücünü kıran.

tahammür: ekşime, fermentasyon.

tahannun: fazlaca acıma.

tahannün: inleme.

taharet: temizlik.

taharrî: arama.

taharriyât: aramalar.

taharrüf: sapma.

taharrük: hareketlenme.

tahassul: üreme.

tahassus: hususîleşme.

tahassün: sığınma.

tahassüngâh: sığınak.

tahassür: özleme.

tahassüs: duygulanma.

tahattur: hatırlama.

tahavvüf: korkma.

tahavvül: değişme.

tahavvülât: değişmeler.

tahayyül: hayâl etme.

tahayyür: şaşakalma.

tahayyüz: yer tutma.

tahazzün: birikme.

tahdid: sınırlama.

tahdîs: şükürle söyleme.

tahdîsinîmet: şükür için kendine verilen nimeti söyleme.

tahdiş: kurcalama.

tahfif: hafifleştirme.

tâhir: temiz.

tâhirât: temiz olanlar.

tahiyyât: hediyeler.

tahiyye: hediye.

tahkik: araştırma.

tahkikât: araştırmalar.

tahkikî: araştırmalı.

tahkim: hakem tayin etme, kuvvetlendirme.

tahkimât: tahkimler.

tahkimen: tahkim ile.

tahkir: aşağılama.

tahkirât: aşağılamalar.

tahkirkârâne: aşağılarcasına.

tahkiye: hikâye etme.

tahlil: çözümleme.

tahlilî: çözümlemeli.

tahlis: kurtarma.

tahliye: boşaltma, bırakma.

tahmid: hamdetme.

tahmidât: hamdetmeler.

tahmidnâme: medih ve şükür yazısı.

tahmik: ahmaklaştırma.

tahmil: yükleme.

tahmin: aşağı yukarı belirleme.

tahminî: tahminle ilgili.

tahrib: yıkma, yıkım.

tahribât: tahripler, yıkmalar.

tahribkâr: tahrip edici, yıkıcı.

tahribkârâne: tahrip edercesine.

tahric: çıkarma.

tahrif: bozma, harflerle oynayarak aslını değiştirme.

tahrifât: tahrifler, bozmalar.

tahrifkârane: tahrif ederek, bozarak.

tahrifdârâne: bozarak, bozarcasına.

tahrik: hareketlendirme, kışkırtma.

tahrikât: tahrikler.

tahrim: haram kılma.

tahrir: yazma.

tahriş: tırmalama, azdırma.

tahsil: edinme, derleme.

tahsilât: edinmeler, derlemeler.

tahsildâr: vergi derleyen.

tahsin: beğenme, güzel görme.

tahsinât: tahsinler, beğenmeler.

tahsinkârâne: beğenerek.

tahsis: biri için ayırma.

tahsisât: biri için ayırmalar.

tahsisen: birine ayırmakla.

tahşid: yığma, biriktirme, destekleme, kuvvetlendirme.

tahşidât: tahşidler.

taht: alt, aşağı.

taht: hükümdar koltuğu.

tahtelarz: yeraltı.

tahtelbahir: denizaltı.

tahtessıfır: sıfırın altı, eksi.

tahteşşuûr: şuuraltı.

tahtie: hatalı görme.

tahtiyet: alt oluş.

tahtnişin: tahta oturan.

tahvif: korkutma.

tahvil: değiştirme.

tahvilât: değiştirmeler.

tahzir: sakındırma.

tâib: tövbe eden.

tâife: bölük, gurup.

tâk: bina kemeri.

takaddüm: öncelik, öne geçme.

takaddüs: pek temiz olma.

takallüb: çevrilme, dönüşme.

takallüs: kasılma.

takarrüb: yaklaşma, yakınlaşma.

takarrür: kararlaşma, yerleşme.

takas: karşılıklı değişme.

tâkat: güç, kuvvet.

takattur: damlama.

takavvüs: yay gibi kavislenme.

takayyüd: bağlanma.

takazâ: başa kakma.

takbih: çirkin görme.

takbihât: çirkin görmeler.

takbil: öpme.

takdim: sunma, öne geçirme.

takdir: belirleme, ölçüleme, beğenme.

takdirât: takdirler.

takdirkâr: takdir eden.

takdirkârâne: takdir edercesine.

takdis: mukaddes tanıma.

takdisât: takdisler.

takdiskâr: takdisci.

takıyye: sakınma, çekinme.

takî: sakınan.

tâkib: izleme.

tâkibât: takipler, izlemeler.

taklid: benzemeye çalışma, öykünme.

takliden: taklit ederek.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 14/09/07

T Harfi Empty
MesajKonu: Geri: T Harfi   T Harfi Empty2007-10-21, 1:04 am


taklidî: taklide dayalı.

taklidkârane: taklit ederek.

taklil: azaltma.

takrî: azarlama, telaşlandırma.

takrib: yaklaştırma, yaklaşık.

takriben: yaklaşık olarak.

takribî: yaklaşık.

takrir: anlatma, kararlaştırma.

takriz: bir eserin medih yazısı.

takriznâme: bir eseri metheden yazı.

taksim: bölme.

taksimât: bölmeler.

taksimülâmâl: iş bölümü.

taksir: kısaltma, kusur, günah.

taksirat: kusurlar, günahlar.

taktaka: tıktıka, taş sesi.

takti: kesme, kesik kesik okuma.

taktik: plânlı hareket.

takvâ: günahlardan sakınma.

takvâdârâne: günahlardan sakınırcasına.

takvim: düzeltme, şekillendirme.

takviye: kuvvetlendirme, destekleme.

takyid: sınırlama, bağlama.

takyidâd: sınırlamalar, bağlamalar.

talâk: boşama.

talâkat: düzgün sözlülük.

tâlân: çapul, yağma.

taleb: talep, isteme, istek.

talebe: isteyen, öğrenci.

tâlî: ikinci derecede.

tâli: kısmet, talih.

tâlia: öncü, kılavuz.

tâlib: isteyen, istekli.

thalik: asma, geciktirme.

tâlikan: askıya alarak, bekleterek.

tâlikât: kitap okurken hatıra gelen mânâları not ederek yazılan eser.

tâlil: sebeplendirme, sebep gösterme.

tâlim: öğretme, alıştırma.

tâlimât: talimler, öğretmeler, idmanlar, emirler.

tâlimgâh: talim yeri.

tâlimhâne: öğrenme evi.

tâlimiesma: isimleri öğretme.

taltif: gönül okşama, lütuf etme.

taltifat: gönül okşamalar.

tamâ: açgözlülük, aşırı istek.

tamah: açgözlülük.

tamâkâr: tamahkâr, açgözlü.

tamâkârane: açgözlü biri gibi.

tamam: eksiksiz, bütün.

tamamiyet: tam olma.

tamik: derinleştirme, iyice inceleme.

tâmim: genelleştirme, genelge.

tamir: onarım.

tamirât: onarımlar.

tâmme: tam, bütün.

tâmmen: tam olarak.

tamsetmek: belirsiz kılma, silme.

tân: yerme, ayıplama.

tango: şarkılı bir dans.

tânif: şiddetle azarlama.

tanîn: tınlama, arı vız vızı.

tanînendâz: tınlayan.

tansif: yarı yarıya bölme.

tansis: dinî temellere dayandırarak hüküm verme.

tansiyon: kan basıncı.

tantana: gösteriş, gürültü.

tanzif: temizleme.

tanzifât: temizlemeler.

tanzim: düzenleme.

tanzimât: düzenlemeler.

tanzir: benzerini yapma.

tarab: sevinçlilik.

taraf: yan, yön.

tarafdar: taraf tutan.

tarafdarane: taraf tutarcasına.

tarafeyn: iki taraf.

tarafgîr: taraf tutan.

tarafgîrâne: taraf tutar gibi.

tarassud: gözetleme.

tarassudât: gözetlemeler.

tarâvet: tazelik.

tarâvetdâr: taze.

tard: reddetme, kovma.

tardetmek: kovmak.

tarf: göz, nazar, bakış.

tarfetülayn: göz açıp kapayıncaya kadar.

târık: belâ, yıldız.

tarif: tanım, tanıtma.

tarifat: tarifler, tanımlar.

tarife: tanıtma yazısı.

tarifename: tanıtma yazısı.

tarifname: tanım yazısı.

tarihçeihayat: hayat tarihi.

tarihvari: tarih gibi.

târik: terkeden.

tarîk: yol, tarz, metod.

tarîkât: ibadet ve zikirlerle kalben ilerleme yolları.

târiküddünya: dünyayı terkeden.

târiküssalât: namazı terkeden.

târiz: dokundurma.

târizen: dokundurarak.

tarraka: gümbürtü.

tarrar: yankesici.

tarsin: sağlamlaştırma.

târümâr: darmadağın.

tarz: biçim, yol, metod.

tarziye: özür dileme.

tasadduk: sadaka verme.

tasaffi: saflaşma, durulma.

tasallub: katılaşma.

tasallut: sataşma.

tasannu: yapmacık.

tasannuât: yapmacıklar.

tasannuen: yapmacık olarak.

tasannuf: yapmacık sınıflandırma.

tasannukârane: yapmacıklı.

tasarruf: kullanma, artırma.

tasarrufât: tasarruflar.

tasavvuf: kalbi dünyadan arındırma yolu, tarikat.

tasavvufî: tasavvufla ilgili.

tasavvur: tasarlama.

tasavvurât: tasarlamalar.

tasavvuren: tasarlayarak.

tasaykul: cilâlanma.

tasdî: sıkma, rahatsız etme.

tasdîk: onaylama, doğrulama.

tasdîkan: onaylayarak.

tasdîkât: tasdikler, onaylamalar.

tasdîkgerde: tasdik edilen.

tasdîkkârâne: tasdik edercesine.

tasfiye: saflaştırma, arındırma.

tasgir: küçültme.

tashih: düzeltme.

tashihât: tashihler, düzeltmeler.

tâsian: dokuzuncusu.

taskil: cilâlama.

taslit: musallat etme, sataştırma.

tasnî: düzme, uydurma.

tasnîât: düzmeler, uydurmalar.

tasnif: sınıflandırma.

tasnifât: sınıflandırmalar.

tasrif: çekip çevirme, çekim.

tasrih: açıkça anlatma.

tasrihât: açıkça anlatmalar.

tasrihen: açıkça belirterek.

tastir: yazı yazıp satırlar oluşturma.

tasvib: uygun görme.

tasvir: resmini yapma, resim, zihinde canlandırma.

tasvirât: tasvirler.

Taşnak: Ermenilerin kurduğu bir örgüt.

taşra: istanbul dışındaki yerler.

Tatar: bir Müslüman Türk kabilesi.

tatbik: uygulama.

tathir: temizleme.

tatil: çalışmaya ara verme.

tâtil: inkâr, îmansızlık.

tatilieşgal: işi bir yana bırakma, dinlenme.

tatlik: boşama.

tatmin: ikna etme, manen doyurma.

tatminkâr: tatmin edici.

tatvil: uzatma.

tatyib: hoş etme.

tâun: veba, salgın hastalık.

tavaf: etrafını dolaşmak, ziyaret.

tavaggul: bir işe kendini tamamen verme.

tavâif: guruplar, bölükler.

tavân: isteyerek.

tavassut: aracılık, vasıtalık.

tavattun: vatan edinme.

tavazzu: su hâline getirme.

tavazzuh: açıklanma, aydınlanma.

tavır: hâl, sûret, davranış.

tâvik: geciktirme, ilerletmeme.

tavîl: uzun.

tâviz: karşılık, bedel.

tavk: güç, tâkat.

tavla: ahır.

tavr: tavır, davranış.

tavren: tavırla, davranış olarak.

tavsif: niteleme, özelliklerini söyleme.

tavsifât: nitelemeler.

tavsifnâme: özellikleri belirten yazı.

tavus: süslü bir kuş.

tavzif: görevlendirme.

tavzifât: görevlendirmeler.

tavzih: açıklama.

tayerân: uçma.

tayf: hayâlî görüntü.

tayın: gıda, ekmek, yiyecek.

tayınat: tayınlar, gıdalar.

tâyib: ayıplama.

tâyin: yerini belirleme, atama.

tayinât: tayinler, belirlemeler.

tayr: kuş.

tayy: atlama, kaldırma.

tayyar: uçucu.

tayyare: uçak.

tayyetmek: geçmek, atlamak, kaldırmak.

tayyımekân: bir yerdeyken birdenbire başka yerde olmak.

tayyızaman: bir zamandan birdenbire başka zamana geçmek.

tayyib: iyi, hoş, güzel.

tayyibât: tayyibler.

tayyibe: iyi, güzel, hoş.

tazammun: içine alma.

tazarrû: yalvarmak, yakarış.

tazarrûât: yalvarmalar.

tâzib: azap etme.

tâzif: artırma.

tâzim: büyük tanıma.

tâzimkârane: büyük tanıyarak.

tâzir: azarlama.

tâziyâne: eziyet edercesine.

taziye: yakını ölen üzgün birini teselli etme.

taziyenâme: taziye mektubu.

tâziz: şereflendirme.

tazmin: zararı ödeme.

tazminât: zarara karşılık verilen para.

tazyîkât: tazyikler, baskılar, sıkıştırmalar.

teahhur: geri kalma.

teakub: birbirini izleme.

teâlâ: namı büyük.

teâlî: yücelme.

teâmî: anlamaz gibi görünme.

teâmül: alışılmış biçim.

teânuk: sarılma.

teanüd: inatlaşma.

tearrüf: araştırarak öğrenme.

teâruz: zıtlık, zıtlaşma.

teâruzan: zıtlaşarak.

tearüf: bilinme, tanınma.

teâti: alıp verme.

teâvün: yardımlaşma.

tebâ: uyma.

tebaa: uyruk, uyanlar.

tebâdül: değişme.

tebâdür: birdenbire aklına gelme.

tebah: mahvolmuş, yıkılmış.

tebahhur: buharlaşma.

tebâiyyet: uyma.

tebân: ikinci derecede.

tebârek: mübarek etsin!

tebârüd: soğuma.

tebârüz: belirme, görünme.

tebâud: uzaklaşma.

tebâyün: uymazlık, zıtlık.

tebcil: ağırlama, yüceltme.

tebdil: değiştirme.

tebe: tabi olanlar, uyanlar.

tebean: uyarak.

tebeddül: değişme, değişim.

tebeddülât: değişmeler.

tebeî: asıl olmayan, dolaylı.

tebelbül: dil karmaşası.

tebellüğ: anlayıp almak.

tebellür: billurlaşma.

teberri: arınma, uzaklaşma.

teberrû: bağış.

teberrûât: bağışlar.

teberrük: bereket umma.

teberrüken: bereket umarak.

tebessüm: gülümseme.

tebessümkârane: gülümsercesine.

tebeyyün: belli olma, belirme.

tebîd: uzaklaştırma.

tebîz: ayırma, bölme.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 14/09/07

T Harfi Empty
MesajKonu: Geri: T Harfi   T Harfi Empty2007-10-21, 1:16 am

tebkit: azarlama, susturma.



tebligât: tebliğler, bildiriler.



tebliğ: ulaştırma, bildirme, ilâhî emirleri insanlara anlatma.



tebliğnâme: tebliğ yazısı.



tebrie: arındırma.



tebrik: bereket dileme, kutlama.



tebrikât: tebrikler.



tebriknâme: tebrik mektubu.



tebşir: müjdeleme.



tebşirât: müjdelemeler.



tebtil: hakka yönelme.



tebyin: belirtme.



tebyiz: temize çekme.



tebzir: malı saçıp savurma.



tecâhül: bilmezlikten gelme.



tecânüb: sakınma.



tecânüs: aynı türden olma.



tecârüb: tecrübeler.



tecâvüb: cevaplaşma.



tecâvüz: sınırı aşma, saldırma.



tecâvüzât: tecavüzler, saldırmalar.



tecâzüb: karşılıklı çekicilik.



tecdîd: yenileme, tazeleme.



tecebbür: zorbalaşma.



teceddüd: yenilenme.



teceddüdî: yenilenmekle ilgili.



teceddüdperver: yeniliksever.



tecellî: görünme, belirme.



tecellîdâr: görünen, beliren.



tecellîgâh: belirme yeri.



tecellîyât: görünmeler, belirmeler.



tecellüd: cesur görünmeye çalışma.



tecemmû: toplanma.



tecemmüd: donma, katılaşma.



tecemmül: güzelleşme.



tecennüb: sakınma, uzak durma.



tecennün: delirme.



tecerrüd: soyutlanma, ayrılma.



tecessüd: cesetlenme.



tecessüdiyet: cesetlenme hâli.



tecessüm: cisimleşme, cisim hâlinde görünme.



tecessüs: gizlice araştırma.



tecevvüf: içi boş olma.



tecezzî: ayrışma, ufalanma.



techil: cahil sayma.



techiz: donatma, cihazlandırma.



techizat: techizler, donatmalar.



têcil: erteleme.



teclid: ciltleme.



tecrîd: soyutlama, yalnız bırakma.



tecrîdât: tecritler, ayınmalar.



tecrîdhâne: tek kişilik yer.



tecrübât: tecrübeler.



tecrübe: deneyim, deney.



tecrübeten: tecrübeyle.



tecrübevârî: tecrübe eder gibi.



tecsim: cisimlendirme.



tecvid: usûlüne uygun okuma.



tecviz: caiz görme, izin verme.



tecziye: cezalandırma.



tedâbir: tedbirler, önlemler.



tedâfü: savunma.



tedâfüî: savunmayla ilgili.



tedâhül: birbirine girme.



tedâi: çağrışım.



tedârik: edinme, ele geçirme.



tedârikât: edinmeler.



tedâvi: iyileştirmeye çalışma.



tedâvül: dolaşım, sürüm.



tedbir: önlem.



tedebbür: sonunu düşünme.



tedehhüş: korkma, ürperme.



tedellî: inme, eğilme.



tedenni: alçalma, inme.



tedenniyât: alçalmalar.



tederrüc: adım adım ilerleme.



tederrüs: ders alma.



tedhiş: korkutma.



têdib: edeplendirme.



têdiye: ödeme.



tedkik: inceleme.



tedkikat: tedkikler, incelemeler.



tedlis: sattığı malın ayıbını gizleyerek aldatma.



tedric: derece derece ilerleme.



tedricen: derece derece.



tedricî: derece derece olan.



tedrîs: ders verme, öğretme.



tedrîsât: ders vermeler.



tedvîn: derleyip düzenleme.



tedvîr: döndürme, yönetme.



teehhül: evlenme.



teehhür: gecikme, geriye kalma.



teellüm: acı hissetme.



teellümât: acı hissetmeler.



teemmel: iyice düşün!



teemmül: iyice düşünme.



teennî: düşüne düşüne iş yapma.



teennuk: kusursuz yapılış.



teessüf: eseflenme, üzülme.



teessür: etkilenme, üzülme.



teessürât: etkilenmeler, üzülmeler.



teessüs: kurulme, yerleşme.



teeyyüd: desteklenme.



teezzi: incitme.



tefaddul: üstünlük taslama.



tefâhur: iftihar etme.



tefâni: birbirinde fani olma.



tefârık: güzel bir koku.



tefârik: ayırmalar, ufak şeyler.



tefârikulasâ: bir olmakla beraber türlü faydaları bulunan.



tefâsir: tefsirler, yorumlar.



tefâul: birbirinin fiilinden etkilenme.



tefâvüt: farklılık.



tefehhüm: fehmetme, anlama.



tefekküh: meyve.



tefekkür: fikretme, düşünme.



tefekkürât: tefekkürler, düşünmeler.



tefekkürî: düşünmekle ilgili.



tefekkürnâme: tefekkür yazısı.



tefelsüf: filozoflaşma.



tefennün: fen öğrenme.



teferru: dallanma, ayrılma.



teferruât: ayrıntılar.



teferrüc: rahatlama, gezme.



teferrüh: ferahlanma.



teferrüs: iyice anlama.



teferûn: firavunlaşma.



tefessüh: bozulma, çürüme.



tefeül: fal açma, uğur sayma.



tefevvuk: üstünlük.



tefeyyüz: feyizlenme.



tefhim: anlatma.



tefîl: fiilleri etken hâle getiren kalıp.



tefrî: kısım kısım ayırma.



tefrigat: kısım kısım boşaltıp yer açma.



tefrîh: ferahlandırma.



tefriî: ayrıntılamakla ilgili.



tefrik: ayırma, seçme.



tefrika: ayrılık, dizi yazı.



tefriş: döşeme, yayma.



tefrit: normalin altı.



tefsik: günaha sürükleme.



tefsir: yorum, açıklama, âyetlerin izahı.



teftiş: kontrol etme.



tefviz: işi birine bırakma.



tegaddi: gıdalanma, beslenme.



tegafül: bilmez görünme.



tegalgul: çetinlik, güçlük.



tegallüb: galip olma, zorbalık, kuvvete dayalı baskı.



teganni: şarkı söyleme, bir metni müzik eserini andırır biçimde okuma.



tegayür: uymazlık.



tegayyür: başkalaşma, dönüşme.



tegayyürat: başkalaşmalar.



tehacüm: saldırma.



tehacümât: saldırmalar.



tehalüf: uymama, zıtlık.



tehannün: merhametle nimetlendirme.



teharrük: hareketlenme.



tehâsüm: düşmanlık.



tehattüm: pek gerekli olarak.



tehavün: ağırdan alma.



tehcir: zorla göç ettirme.



tehdid: gözdağı varma.



tehdidane: tehdit ederek.



tehdidât: gözdağı vermeler.



tehdidkâr: tehdit edici.



tehditkârâne: tehdit edercesine.



teheccüd: gece namazı.



tehekküm: alay, azarlama.



tehevvün: aşağılanma.



tehevvür: düşüncesizce hareket.



tehevvüs: heveslenme.



teheyyüc: coşma.



têhir: erteleme.



tehlike: korkulan durum.



tehlil: "lâilâhe illallah" demek.



tehvil: korkutma.



tehvin: kolaylaştırma.



tehyic: coşturma, heyecanlandırma.



tehzib: temizleme, düzeltme.



tekabbel: kabul etsin.



tekabül: karşılıklı olma.



tekaddüm: öne geçme.



tekâlif: teklifler, yükler.



tekallüd: kuşanma, üzerine alma.



tekallüs: kasılma.



tekâmül: olgunlaşma.



tekarüb: yakınlaşma.



tekâsüf: yoğunlaşma.



tekâsül: üşenme, tembellik.



tekâsülî: üşenmekle ilgili.



tekâsür: çoğalma.



tekatû: kesişme.



tekaüd: emeklilik.



tekavvüs: eğilme, bükülme.



tekbir: "Allahüekber" demek.



tekbirat: tekbirler.



tekdir: uyarma, azarlama.



tekebbür: büyüklenme.



tekebküp: köpekleşme.



tekeddür: bulanıklık, kederlenme.



tekeffül: kefil olma.



tekellüf: zorlanma, özenme.



tekellüfât: zorlanmalar, özentiler.



tekellüfkârâne: gösterişe kapılırcasına.



tekellüm: konuşma.



tekellümât: konuşmalar.



tekellümen: konuşarak.



tekemmül: olgunlaşma.



tekemmülât: olgunlaşmalar.



tekerrür: tekrarlanma.



tekessür: çoğalma.



tekevvün: var olma.



tekeyyüf: nitelik kazanma.



tekfir: birine kâfir demek.



tekid: kuvvetlendirme.



tekke: zikir yeri, tarikat evi.



teklif: görev yükleme, önerme.



teklifât: teklifler.



tekmil: olgunlaştırma, bitirme.



teknik: maddî ilimlerin uygulaması.



teknoloji: teknik bilgiler.



tekrarât: tekrarlar.



tekrim: ikram etme.



tekrimât: ikram etmeler.



tekrir: tekrarlama.



teksif: koyulaştırma, yığma.



teksir: çoğaltma.



tekvin: var etme.



tekvinen: var etmekle.



tekvinî: yaratmakla ilgili.



tekvir: sarma, toplama.



tekye: zikir evi, tekke.



tekzib: yalanlama.



telâffuz: söyleyiş, diksiyon.



telâfi: eksiği giderme.



telâfif: lif lif olma, kıvrımlar.



telâhuk: katılma, eklenme.



telâkî: kavuşma.



telâkkî: anlayış, anlama.



telâkkîyât: anlayışlar, anlamalar.



telâtum: vuruşma, çarpışma.



telâzum: gerekirlik.



telbis: giydirme.



telbiye: lebbeyk demek.



telebbüs: giyinme.



telef: zayi olma, ölüm.



telehhüf: ah etme.



telêlü: parıldama.



telemmû: ışıldama.



telemmüz: talebelik.



telepati: gelecekte veya uzaktaki bir hâdiseyi hissetme hâli.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 14/09/07

T Harfi Empty
MesajKonu: Geri: T Harfi   T Harfi Empty2007-10-21, 1:16 am

teleskop: gök dürbünü.





televvün: renkten renge girme.





televvüs: kirlenme, pislenme.





telezzüz: lezzet alma.





telezzüzat: lezzet almalar.





telhis: özetleme.





têlif: kaynaştırma, eser yazma.





têlifât: telifler.





telîn: lânetleme.





telkib: lâkap takma.





telkih: dölleme, aşılama.





telkin: aşılama.





telkinat: aşılamalar.





telmih: metinde sözü edilmeyen bir şeye işaret etmek.





telmihen: telmihle.





telvih: açıklama, kinayeli söyleyiş.





telvihât: telvihler, kinayeli söyleyişler.





telvihen: açıklayarak.





telvihî: açıklamalı.





telvis: kirletme, pisletme.





telyin: yumuşatma.





telziz: lezzetlendirme.





temâdi: sürüp gitme.





temanü: çatışma.





temas: dokunma, değme.





temâsil: timsaller, semboller.





temâsül: misil olma, benzeyiş.





temâşâ: seyretme.





temâşâgâh: seyir yeri.





temâşâger: seyirci.





temâyül: meyletme, eğilim.





temâyülât: meyletmeler, eğilimler.





temayüz: kendini gösterme.





temazüc: kaynaşma.





temcid: Allahın büyüklüğünü bildirme.





temdid: devam ettirme.





temdidâd: devamlar, uzatmalar.





temeddüh: kendini övme.





temeddühkârâne: kendini övercesine.





temeddün: medenîleşme.





temehhuz: bir şeyin safileşip olgunlaşması.





temekkün: yerleşme.





temelluk: yaltaklanma.





temellukkârâne: yaltaklanırcasına.





temellük: mal edinme, sahiplenme.





temennâ: el selâmı.





temennî: dileme, isteme.





temerküz: merkezleşme.





temerrüd: direnme.





temessük: tutunma, yapışma.





temessül: yansıma, görünme.





temessülât: yansımalar.





temevvüc: dalgalanma.





temevvücât: dalgalanmalar.





temevvücsâz: dalgalandıran.





temeyyü: sıvılaşma, sulanma.





temeyyüz: kendini gösterme.





temhid: hazırlama, döşeme.





temhir: mühürleme.





têmin: edinme, güvenlik.





têminât: güvence.





temkin: ölçülü hareket.





temlik: mülk edindirme.





temme: bitti.





temrin: alıştırma.





temsil: misal verme.





temsilât: temsiller.





temsilî: temsile dair.





temyiz: ayırma, seçme.





temyizen: ayırarak, seçerek.





temzic: kaynaştırma.





tenâfür: karşılıklı nefret.





tenaggum: nağme yapma.





tenâhi: bitme, tükenme.





tenâkus: eksilme.





tenâkuz: çelişki.





tenâkür: inkâr etme.





tenâsi: unutma.





tenâsüb: uygunluk.





tenâsüh: ruhun bedenden bedene geçmesi, sapık bir inanç.





tenâsühvârî: tenasüh gibi.





tenâsül: türeme, üreme.





tenâtüc: neticelenme.





tenâum: nimetlenme.





tenâvül: beslenme olayı.





tenâzu: niza etme, çekişme.





tenâzur: bakışma, simetri.





tenbelkârâne: tembelce.





tenbih: uyarma, nasihat.





tenbihât: tenbihler, uyarmalar.





tenebbüh: uyanış.





tenebbüt: büyüme, yetişme.





teneffür: nefret etme.





teneffüs: soluk alma, dinlenme.





tenevvü: çeşitlenme.





tenevvüât: çeşitlenmeler.





tenevvüm: uyuklama.





tenevvür: nurlanma, parlama.





tenezzüh: temizlik, gezinme.





tenezzühgâh: gezinti yeri.





tenezzül: isteyerek inme.





tenezzülât: tenezzüller.





tenezzülen: tenezzül ederek.





tenfir: nefret ettirme.





tenfiz: uygulama, etkileme.





tenha: ıssız yer.





tênis: ısındırma, okşama.





tenkıs: noksanlaştırma.





tenkid: eleştiri, değerlendirme.





tenkidât: eleştiriler.





tenkidkâr: eleştirici.





tenkidkârâne: eleştirircesine.





tenkil: tepeleme, sindirme.





tenkir: belirsizleme, yadırgama.





tenkirât: yadırgamalar.





tenmiye: büyütme, yetiştirme.





tenperver: rahatına düşkün, tembel.





tensib: uygun görme.





tensik: düzenli dizme.





tentene: dantela, delikli örgü.





tenvim: uyutma.





tenvin: kelime sonunu "nun" ile bitiren işaret.





tenvir: nurlandırma, aydınlatma.





tenvirât: nurlandırmalar.





tenzih: kusur kondurmama.





tenzil: indirme.





teradüf: eş anlamlılık.





terahhum: merhamet etme.





terahhumât: merhamet etmeler.





terâhî: gevşeklik.





terâkib: tamlamalar.





terakki: ilerleme, yükselme.





terakkivârî: terakki eder gibi.





terakkiyât: ilerlemeler.





teraküm: birikme.





terâne: nağme.





terâvih: oruç namazı.





terbiye: eğitim, öğretim.





terbiyegâh: terbiye yeri.





terbiyegerde: terbiye eden.





terbiyehane: terbiye evi.





terbiyekârane: terbiye edercesine.





terbiyename: terbiye yazısı.





terbiyet: terbiye.





terbiyevî: terbiye ile ilgili.





terceman: tercüme eden.





terceme: tercüme, çevirme.





tercih: üstün tutma, seçme.





tercihan: üstün tutarak, seçerek.





tercihat: tercihler, seçmeler.





tercüman: tercüme eden.





tercüme: bir sözü bir dilden başka dile çevirme.





terdâd: tekrar.





tereccüh: üstün gelme.





tereddi: gerileme, soysuzlaşma.





tereddüd: kararsızlık.





tereffu: yükselme.





tereke: ölen kişinin bıraktıkları.





terekküb: birleşme, karışma.





terekküben: birleşmekle.





terennüm: ötme, şarkı söyleme.





terennümât: terennümler.





teres: pezevenk.





teressüb: süzülme, dibe inip birikme.





teressüm: resimlenme.





tereşşuh: sızıntı.





tereşşuhât: sızıntılar, belirtiler.





terettüb: sıralanma, gerekme.





terfî: yükselme.





terfîan: yükselerek.





terfik: arkadaş etme.





tergib: isteklendirme.





tergibât: isteklendirmeler.





terhib: korkutma.





terhis: izin verme, salıverme.





terhisât: terhisler.





terim: özel anlamlı kelime.





terk: bırakma, vazgeçme.





terkib: birleştirme, tamlama.





terkibât: terkibler, birleştirmeler.





terkim: rakamlandırma.





terör: yıldırma, korkutma.





tersâne: gemi yapılan yer.





tersib: tortulaştırma.





tersim: resimleme.





tersimât: resimlemeler.





tertib: dizme, düzenleme.





tertil: tane tane ve düşünerek okuma veya konuşma.





tervic: revaç verme, değerini artırma, geçerli kılma.





terzik: rızıklandırma.





terzil: rezil etme.





tesadüf: rast gelme.





tesadüfî: tesadüfle ilgili, rast gele.





tesadüm: çarpışma.





tesâhub: sahiplenme.





tesakutan: birbiri ardına düşerek.





tesallüb: katılaşma.





tesâmuh: hoş görme.





tesânüd: dayanışma.





tesavir: tasvirler.





tesbih: "sübhanallah" demek.





tesbihât: tesbihler, namazdan sonra okunanlar.





tesbihhân: tesbih eden.





tesbihî: tesbihle ilgili.





tesbihkârâne: tesbih edercesine.





tesbit: yerleştirme, görüp göstermek.





tescil: sicile geçirme.





teselli: avunma, avutma.





tesellibahş: teselli bahşeden.





tesellidar: teselli edici.





tesellidârâne: teselli edercesine.





tesellikâr: tesellici.





tesellikârâne: teselli olurcasına.





teselliyâtdârâne: teselli edercesine.





tesellüm: verileni geri almak.





teselsül: zincirleme, ard arda gelme.





teselsülen: zincirleme olarak.





tesemmüm: zehirlenme.





tesettür: örtünme.





tesêül: dilenme.





teseyyüb: üşenme.





tesfih: sefih görme, kıt akıllı sayma, eğlence düşkünü olarak tanıma.








Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 14/09/07

T Harfi Empty
MesajKonu: Geri: T Harfi   T Harfi Empty2007-10-21, 1:17 am

teshil: kolaylaştırma.







teshilât: kolaylaştırmalar.







teshîr: büyüleme, esir etme, emir altına alma.







teshîrât: teshirler.







tesid: kutlama.







têsir: etki, iz bırakma.







têsirât: tesirler, etkiler.







têsis: kurma, kuruluş.







teskin: sakinleştirme, yatıştırma.







teslih: silahlandırma.







teslim: tamamen verme.







teslimat: teslimler, vermeler.







teslimiyet: teslim olma.







teslimkârâne: teslim olarak.







teslis: Hıristiyanların üç ilâh inancı.







teslisiyet: Hıristiyanların üç ilâha inanmaları.







tesmim: zehirleme.







tesmiye: isimlendirme, adlandırma.







tesrî: hızlandırma.







tesvi: genişletme, yayma.







tesvid: müsvedde yazma.







tesviye: düzleme, dengeleme.







teşâbüh: birbirine benzeme, benzerlik.







teşahhus: şahıslanma, belirme.







teşahhusat: teşahhuslar.







teşâub: şube şube olma.







teşâur: şairlik taslama.







teşbih: benzetme.







teşbihât: benzetmeler.







teşbihperest: benzetme düşkünü.







teşcî: şecaatlandırma, cesaret verme.







teşdid: şiddetlendirme.







teşebbüh: benzeme.







teşebbüs: bir işe girişme.







teşebbüskârâne: işe girişircesine.







teşeddüt: şiddetlenme.







teşeffi: intikam alma, kalbi buz gibi olma.







teşehhi: iştahla isteme.







teşehhüd: şehadet getirme, namazda oturma.







teşekki: şikayet etme.







teşekkiyat: şikayet etmeler.







teşekkük: kuşkulanma.







teşekkül: şekillenme, oluşma.







teşekkülât: şekillenmeler, oluşmalar.







teşekkür: şükretme.







teşekkürât: teşekkürler.







teşekkürnâme: teşekkür yazısı.







teşerrüb: içme.







teşerrüf: şereflenme.







teşettüt: dağınıklık, çatallaşma.







teşêüm: kötüye yorma.







teşevvüş: karışıklık, bulanıklık.







teşevvüşât: bulanıklıklar.







teşeyyû: şiîleşen.







teşhir: serme, gösterme.







teşhirgâh: sergi yeri.







teşhis: şahıslandırma, tanıma.







teşkik: kuşkulandırma.







teşkikât: kuşkulandırmalar.







teşkil: biçimlendirme, oluşturma.







teşkilât: teşkiller, örgüt.







teşmil: genelleştirme, kaplama.







teşmiyet: aksırana dua etmek.







teşne: susamış, pek istekli.







teşniat: ayıplamalar, çirkin bulmalar.







teşrî: kanun yapma.







teşrif: şereflendirme.







teşrifat: şereflendirmeler.







teşrih: açma, açıklama.







teşrihat: açıklamalar.







teşriî: şeriatla ilgili.







teşrik: ortak etme.







teşrikimesâî: iş birliği.







Teşrînievvel: Ekim ayı.







Teşrînisani: Kasım ayı.







teşt: büyük su kabı.







teşvik: isteklendirme.







teşvikhat: isteklendirmeler.







teşvikkârâne: isteklendirircesine.







teşviş: karıştırma, bulandırma.







teşyî: uğurlama, yolcu etme.







teşyid: sağlamlaştırma.







tetâbuk: uygunluk.







tetâbukât: uygunluklar.







tetahhur: temizlenmiş olma.







tetâvül: uzama.







tetebbû: araştırma, inceleme.







tetebbuât: araştırıp incelemeler.







tetimmât: tamamlayan ekler.







tetimme: tamamlama, tamamlayan ek.







tevâbî: bağlı olanlar, uyanlar.







tevâfuk: uygunluk.







tevâfukât: uygunluklar.







tevaggul: çokca meşgul olma.







tevahhud: teklik, birlik.







tevahhuş: korkma, ürkme.







tevaif: taifeler, guruplar.







tevâkki: çekinme, korunma.







tevakkuf: durma, duraklama.







tevâli: uzama, devam.







tevârih: tarihler.







tevârüs: miras intikali.







tevâtür: yalan söylemez kimselerin ittifakla verdikleri kuvvetli haber.







tevâzu: alçakgönüllülük, isteyerek mertebesinin altında görünme.







tevâzukârâne: tevazu edercesine.







tevâzün: dengelilik, tartılılık.







tevbe: günahı için af dileyip bir daha işlememeye niyetlenme.







tevbegâh: tevbe yeri.







tevbekâr: tevbe eden.







tevbih: azarlama.







tevcih: yöneltme.







tevcihât: yöneltmeler.







tevdî: bırakma, emanet verme.







teveccüh: yönelme, ilgi gösterme.







teveddüd: kendini sevdirme.







teveddüdât: kendini sevdirmeler.







tevehhüm: kuruntu etme.







tevehhümkârâne: kuruntu edercesine.







tevehhün: gevşeme.







tevekkelnâalallah: Allaha tevekkül ettik.







tevekkeltüalallah: Allaha tevekkül ettim.







tevekkül: vekil etme, gerekeni yaptıktan sonra neticeyi Allaha bırakma.







tevekkülvârî: tevekkül ederek.







tevellüd: doğum, doğma.







tevellüdât: doğumlar, doğmalar.







tevêm: ikiz.







tevessü: genişleme, yayılma.







tevessül: başvurma, sarılma.







tevessüm: iyice anlatma.







tevesvüs: vesvese etme.







tevfîk: insan iradesiyle ilâhî iradenin birbirine uygunluğu.







tevfîkan: uymakla.







tevfiz: işi başkasına bırakma.







tevhid: birleme, Allahın birliğine inanma.







tevhidî: tevhidle ilgili.







tevhidkârâne: birleyerek.







tevhîş: ürkütme, korkutma.







têvil: sözü çevirme, ayrı mânâ verme.







têvilât: teviller.







tevkif: alıkoyma, durdurma.







tevkifhane: hapishane, tutukevi.







tevkifname: tutuklama yazısı.







tevkil: vekil tayin etme.







tevlid: doğurma, ürün verme.







Tevrat: Musa aleyhisselâma inen ilâhî kitap.







tevsî: genişletme.







tevsik: belgeleme.







tevsim: adlandırma, mühürleme.







tevsit: birini araya koyma.







Tevvab: tevbeyi kabul eden, Allah.







tevzî: dağıtma, paylaştırma.







tevziat: tevziler, dağıtmalar.







tevzin: dengeleme.







tevziniyet: dengelilik.







teyakkun: tam bilme.







teyakkuz: uyanıklık.







teyemmüm: su yoksa toprakla temizlenme.







teyemmün: uğur sayma.







têyid: destekleme, kuvvetlendirme.







têyiden: desteklemekle.







tezâd: zıtlık, aykırılık.







tezâdî: tezatla ilgili.







tezâhüm: sıkışma, yığılma.







tezâhür: belirme, görünme.







tezâhürât: görünmeler, gösterişler.







tezâuf: kat kat oluş.







tezâyüd: ziyadeleşme, artma.







tezebzüb: kararsızlık.







tezehhüd: dünyadan elini eteğini çeker görünme.







tezekki: manen temizlenme.







tezekkür: zikretme, anma.







tezellül: zillete düşme, alçalma.







tezelzül: sarsılma.







tezevvüc: evlenme.







tezevvücât: evlenmeler.







tezeyyüd: çoğalma.







tezeyyün: zinetlenme, süslenme.







tezgâh: dokuma aleti, işyeri.







tezhib: yaldızlama, süsleme.







tezkâr: anma, zikretme.







tezkere: pusula, izin belgesi.







tezkir: hatırlatma.







tezkire: hatırlatma yazısı, not.







tezkiye: temize çıkarma.







tezlil: zillete düşürme, aşağılama.







teznib: ek, ilave.







tezvic: evlendirme.







tezvir: söze yalan karıştırma.







tezvirât: söze yalan karıştırmalar.







tezyid: arttırma.







tezyif: çürütme, küçük düşürme.







tezyifât: çürütmeler, küçük düşürmeler.







tezyifkârâne: küçük düşürürcesine.







tezyin: süsleme.







tezyinât: süsler, süslemeler.







tıbb: tıp, doktorluk.







tıfl: tıfıl, çocuk.







tılsım: gizli sır, şifre.







tımar: bakım, hizmet.







tıynet: huy, yaradılış.







tibyan: beyan etme, açıklama.







ticâret: alım satım işi.







ticâretgâh: alım satım yeri.







Tiflis: Gürcistanda bir şehir.







tilâvet: okuma.







tilka: yön, taraf.







tilmiz: öğrenci.







timsâl: sembol, model.







tîn: incir.







tinnîn: büyük yılan.







tinnîneyn: iki büyük yılan.







tip: örnek, nümune.







tiryak: tesirli ilaç, panzehir.







tiryaki: alışmış, tutkun.







tiryakmisal: tiryak gibi.







tisâ: dokuz.







töhmet: birine isnat edilen suç.







traj: baskı sayısı, tiraj.







tûbâ: güzellik, cennet ağacı.







tûfân: şiddetli yağmur, büyük su baskını.







tufeylâne: asalakça.







tufeylî: asalak.







tufûliyyet: çocukluk.







tuğra: padişaha has mühür, damga.







tuğyan: azgınlık, sapkınlık.







tuhfe: yeni şey, armağan.







tuhr: temizlik, paklık.







tûl: uzunluk, meridyen.







tûlâ: çok uzun.







tûliemel: bitmeyen istek.







tullâb: talebeler.







tulû: doğma, doğuş.







tulûât: doğuşlar, kalbe doğan mânâlar.







tuluk: deriden yapılmış su kabı.







tulumba: su basma aleti.







tûr: dağ.







turâb: toprak.







turâbî: toprakla ilgili.







turra: tuğra, padişah imzası.







turûk: tarikler, yollar, usuller.







tûti: papağan.







tuvâ: övülmüş.







tuvan: güç, kuvvet.







tuyûr: kuşlar.







tüflî: posa.







tünelvârî: tünel gibi.







türbe: mezar.







türbedâr: türbe bekleyen.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
 
T Harfi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» R Harfi
» C Harfi
» P Harfi
» B Harfi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: EDEBİYAT DÜNYASI :: Süper Osmanlıca Sözlük-
Buraya geçin: