: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


TüRkİyE'nİn ''EN'' SüPer FoRuM SiTeSi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 14/09/07

Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Empty
MesajKonu: Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık)   Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Empty2007-09-28, 2:49 pm

Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Muek6Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Mumapij5
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Lemuriezr9Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Mumap2oh1
Mu Kıtası varsayımının bilimdeki kabul derecesi

İlk kez J. Churchward tarafından ortaya atılan, geçmişte üzerinde ileri
bir uygarlığın bulunduğu, Pasifik Okyanusu’nda bir kıtanın varlığı
konusundaki görüş, çeşitli belge ve bulgular mevcut olmakla birlikte,
henüz arkeologlar arasında yaygınlık kazanmamış bir görüş veya bir
varsayım olmaktan öteye gidememiştir.Türklerin mu kıtasından geldiği
söylentilerine varsayım olarak eklenmiştir


Churchward'un İddiası

Churchward'un iddia ettiğine göre Mu uygarlığını araştırmasına
başlaması, Batı Tibet'teki, adını vermediği gizli bir tapınağın
arşivlerinde bulunan, çok eski bir dilde yazılmış olan Naacal
Tabletleri'ni okumasıyla başlamıştır. Söylediğine göre, bu tabletleri
okuyabilme becerisini de yine o tapınakta bulunan bir Tibet rahibinden
öğrenmiştir. Churchward sonraki yıllarda, Amerikalı jeolog William
Niven'in Meksika'da ortaya çıkardığı tabletler üzerinde çalışmıştır.
Churchward’a göre, günümüzde Mexico Müzesi’nde bulunan, 1921–1923
yılları arasındaki kazılarda keşfedilen bu 2600 tablet, Tibet’te
öğrendiği Naga-maya dilinde yazılmıştı. Churchward’a göre bu tabletler
15.000 yıl önce yazılmıştı.


Varsayımı savunanların görüşleri

Yaklaşık 50 yıl boyunca 20’den fazla ülkeye giderek Mu uygarlığı
hakkında veri toplayan James Churchward’un ve Mu varsayımını
destekleyenlerin Mu uygarlığı hakkındaki görüşleri kısaca şöyle
özetlenebilir:

Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta Mu kıtasıdır.
Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan,üç kara parçasından oluşan büyük bir kıtaydı.

Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan
adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır.
Bu
kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması
nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara
gömülmüştür.
Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din
bulunuyordu. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler
oluşturmaya başlamışlardı ki, anavatan dışındaki en büyük imparatorluk,
başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur
İmparatorluğu’ydu.
Mu dininin öğretimini Naakaller adı verilen rahipler üstlenmişlerdi ve sembolizme dayalı bir öğretimleri vardı.
Mu dininin esası, Tanrı’nın tek oluşuna ve ruhsal gelişim için sürekli olarak tekrar doğmak inanışına dayanıyordu.
Atlantis’teki din Mu’nun tek tanrılı dininden başka bir şey değildir.

"Ra" sözcüğü güneş anlamına gelirdi ki, daire ile ifade edilen güneş
sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, "O" diye hitap ettikleri
Tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırdı; Mu imparatoru da “Mu’nun güneşi”
anlamında Ra-Mu adıyla ifade edilirdi. Ra sözcüğü sonradan diğer
kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmıştır.
Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktı.
Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler.

Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi,
uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen
olağanüstü yetenekler Mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcuttu.
(Bu, Churchward’un değil, bazı izleyicilerinin görüşüdür)
Mu
uygarlığının en önemli çöküş nedeni, teşevvüş adı verilen, bir aşamadan
diğerine geçilirken yaşanan kargaşa dönemini atlatamamasıdır.
(B.Ruhselman’a göre)
Genelde bu iddiaların herhangi birini
destekleyecek arkeolojik veya antropolojik bulgu bulunmamaktadır. Mu
dinine, kolonilerine (örneğin Uygur İmparatorluğu kolonisi fikri) ve Mu
kıtasının nasıl battığına ilişkin iddialar Mu varsayımını savunanlar
arasında da genel geçer kabul görmemiştir ve farklı düşünceler
mevcuttur.


İleri sürülen kaynaklar
Churchward'un yararlandığı ve tezini desteklediğini ileri sürdüğü kaynaklar şöyledir:

1-Dr. William Niven'in 1921-1923 yılları arasında keşfettiği, günümüzde Mexico Müzesi’nde bulunan 2600 tablet.
2-Yucatan'da hazırlanmış eski bir Maya kitabı olan 'Troano El Yazması'. British Museum'da bulunmaktadir.
3-Bir başka Maya kitabı olan Cortesianus Kodeksi. Bugün Madrid Ulusal Müzesi'nde bulunmaktadır.
4-Paul Schlieman tarafından Tibet'teki bir Budist tapınağında keşfedildiği ileri sürülen “Lhassa Belgesi”.
5-Yucatan'da (Meksika) Churchward’un batan Mu kıtasının anısına inşa edilmiş olduğunu ileri sürdüğü Uxmal tapınağı'ndaki yazıtlar.
Bu tapınaktaki yazıtlarda “geldiğimiz yer olan Batı ülkelerinin anısını
korumak için inşa edilmiştir” ifadesi bulunmaktadır.
6-Meksiko
şehrinin 96 km. güneybatısında yer alan Xochicalo Piramiti yazıtları.
Bu piramit, üzerindeki yazıtlara göre, “Batı ülkelerinin yıkımının
anısına” inşa edilmiştir.
7-Perezianus ve Dresden kodeksleri.

8-Auguste Le Plongeon ve Brasseur de Bourbourg adlı araşturmacılar da
Churchward'la aynı dönemde Mu konusunda araştırmalarda bulunmuşlardır;
kimilerine göre konuyu ilk kez Le Plongeon gündeme getirmiştir.
Arkeolog Egisto Roggero, baron D’Espiard de Cologne, Hans S.Santesson,
J.Churchward’dan sonra konuyla ilgilenen önemli araştırmacılar arasında
sayılırlar. Mu araştırmacılarına göre, Büyük Okyanus'daki, Mu
kıtasından arta kalan, çoğu insanlarca meskun olmayan adalardaki devasa
kalıntılar da Mu varsayımını destekler niteliktedir.

Mu uygarlığının varlığını desteklediği öne sürülen çeşitli bulgular şunlardır:

1-Büyük Okyanus'un tabanında sıradağların uzanması.Büyük Okyanus taban analizi haritası,Büyük Okyanus taban analizi haritası,National Geographic

2-Polinezya Adaları'nda yapılan araştırmalarda üzerinde insan yaşamayan
adalardaki mağaralarda bir milyon yıllık resim ve kabartmalara
rastlanmıştır.
3-Mikronezya’nın Carolin Adaları'nda az nüfuslu yerlilerin yapamayacağı dev kalıntılara rastlanmıştır.

4-Carolin Adaları'ndan, üzerinde az sayıda yerlinin yaşadığı Ponape
Adası’nda duvarlarının yüksekliği 10 m.yi aşan bir tapınak, yontulmuş
muazzam bazalt blokları ve bir piramit keşfedilmiştir. II. Dünya
Savaşı'ndan önce Ponape kıyılarına dalan Japon dalgıçlar, deniz dibinde
mercanlarla kaplı caddeler, taş kubbeler, sütunlar, taş anıtlar, ev
kalıntıları, yazılı taş levhalar ve platin tabutlar gördüklerini
bildirmişler ve bir miktar platin çıkarmışlardır. Ponape buluntuları

5-Ponape’den fazla uzakta olmayan Nan Madol Adası’nda çoğunun ağırlığı
on tona varan binlerce bazalt sütun bulunmakta, bunlardan kurulu yapı
ada dışına taşıp denizaltında devam etmektedir. Nan Madol buluntuları

6-Paskalya Adası’nda kimileri 50 ton ağırlığında, kimileri 33m. boyunda
yüzlerce dev heykel bulunmaktadır ki, adada yaşayanlarca yapılması
imkansız olan bu heykellerin bazılarında bir yazıya sahip
olmadıklarından yerlilerce okunamayan yazılı tabletler bulunmaktadır.
A.B.D., ilk atom denizaltısı sulara açıldığında, Paskalya açıklarında
deniz dibinde normal-dışı bir dağ oluşumunun saptandığını açıklamıştır.
Aynı açıklama bir süre sonra Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof.H. W.
Menard’dan gelmiştir.Paskalya heykellerinin büyüklüğü

7-Tonga Tabu Adaları'nda her biri 70 tonluk taştan oluşan bir kemer ya
da anıt bulunmaktadır. Bu adalara en yakın taş sağlanabilecek yer 250
mil ötededir.Tonga Tabu ,Tinian,Nan Madol, Tahiti,dev kalıntılar ve piramitler


8- 1938’de Bruce ve Sheridan Fahrestack kardeşler Fiji Adaları’ndan
Vanua Levu’da bilinmeyen harflerle kazılı 40 tonluk bir monolit
buldular.
9-Tinian Adası'nın her yerinde dörtgen tabanlı piramitler ve sütunlar bulunmaktadır.Tinian Piramidi
10-Batı Samoa’da,Guam Adası'nda ve Kingsmill’de piramitler bulunmaktadır. Batı Samoa piramidi
11-Ponape’nin 120 mil batısında Swallow Adası'nda piramitler bulunmaktadır.
12-Pitcairn Adası’nda dev heykeller bulunmaktadır. Pitcairn heykelleri


13-Tahiti’nin batısındaki Cook Adaları'ndan Rarotonga ve Mangaia’da
devasa taşlarla yapılmış, yaşı bilinmeyen bir taş yol bulunmaktadır.
Her iki adada da taş ocağı yoktur.
14-Marshall Adaları’nda, Kusal’da duvarlarla desteklenmiş kanallar keşfedilmiştir.
15-Borneo'da 38.000 yıllık kumaş parçaları bulunmuştur.
Cambier adasında Mısır mumyalarından daha eski mumyalar keşfedilmiştir.
16-Rimatara’da 20 m.’lik sütunlara rastlanmıştır.
17-Rapa’da dev kale ve heykeller bulunmaktadır.
18-Marianne Adası’nda koni biçimli mermer sütunlar bulunmaktadır.
19-Lele'de dev duvarlar bulunmaktadır.
20-Kuki'de dev kalıntılar bulunmaktadır.

Mu'dan yapılan göçler

Mu araştırmacılarına göre, Mu kıtasından her kıtaya göçler yapılmışsa
da başlıca göçler Kuzey ve Güney Amerika'ya, Orta-Asya'ya, Mısır ve
Anadolu'ya yapılmıştır. Churchward'a göre 70.000 yıl önce mevcut olan
Uygur imparatorluğu Avrupa içlerine kadar uzanmaktaydı. Uygur
imparatorluğu birine Churchward'un manyetik felaket adını verdiği iki
büyük doğal afetle (-diğer afet dağların yükselmesidir-) darbe yemiş ve
sağ kalanlar aralarında Avrupa'nın birçok kavminin de bulunduğu çeşitli
ari kavimleri oluşturmuşlardır. Kimilerine göre, Mu ya da Orta-Asya
kökenli bu kavimlerin hemen hemen hepsinde (yaklaşık 40 dilde)
telaffuzları az çok ufak farklarla, "baba" anlamına gelen ata sözcüğü
mevcuttur. Churchward Uygurlar'ın torunları olan bu kavimlerden
bazıları olarak Keltler'i, Basklar'ı ve Asyalı İskitler'i sayar. Yine
Churchward'a göre Osiris Mu kıtasında eğitilmiş, Atlantis'te reform
yapmış, Atlantis'li bir bilge ya da peygamberdir; öğretisi sonradan
"Osiris dini" adını almış olup Hermes-Thot tarafından Mısır'a
getirilmiştir. ABD’nde “uyuyan peygamber” lakabıyla anılmış Edgar
Cayce’in “akaşik okumalar”ına göre, Atlantis gibi Mu kıtası'nın da
batmasına neden olan etken, Atlantisliler'den satanik yol
mensuplarının, ellerindeki nükleer güçleri yıkıcı amaçlarla
kullanmaları yüzünden yerkabuğunun dengelerini bozmalarıydı.


Tahsin Mayatepek'in araştırmaları
M. K. Atatürk,
1930’lu yıllarda James Churchward'un kitaplarından haberdar olur olmaz
onun kitaplarını getirtmiş ve içerdiği bilgileri en kısa zamanda
öğrenebilmek için bu kitapları 60 çevirmene kısım kısım taksim ederek
hızla çevirtmiştir.Ardından Tahsin Mayatepek'i Meksika’ya elçi olarak
göndermiştir.Meksika’da Maya kültürünü inceleyen Tahsin Mayatepek,
incelemeleri sonuncunda çok sayıda sözcüğün Türk ve Maya dillerinde
aynı olduğunu saptamıştı. Bu sözcüklerden biri de Türkçe’deki “tepe”
sözcüğüydü (Maya dilindeki karşılığı “tepek” idi ve tepe anlamına
geliyordu). Bunun üzerine M.K. Atatürk Meksika’ya elçi olarak atadığı
Tahsin beyin soyadını “Mayatepek” olarak değiştirmiştir. Fakat Tahsin
Mayatepek’in iki kültür arasında bulduğu ortak noktalar sözcüklerden
ibaret değildi; her iki kültür arasında, Mayalar’ın ayyıldızlı
davullarından, Şamanik kültüründen, kilim desenlerinden, sembollerinden
tüy takma alışkanlıklarına kadar pek çok ortak nokta mevcuttu. Tahsin
Mayatepek, çalışmalarını belge ve fotoğraflarla 3 ciltlik bir defter
halinde toplayarak Atatürk'e gönderdi. Bunların ikisi 1970'lere kadar
TDK kütüphanesinde bulunuyordu (No:57-56) Üçüncü defter kayıptır. Bu
defterlerde dini tören, ibadet ve tapınaklarda da benzerlikler
bulunduğu belirtiliyordu.


Pek çok dilde ortak bir sözcük

Kimi araştırmacılara göre Türkçe'de "baba" anlamına gelen ata
sözcüğünün az çok ufak söyleniş farklarıyla dünyanın farklı kıtalarında
yaşayan kavimlerin dillerinde bulunması ve bunların hepsinde yine
"baba" anlamına gelmesi, bütün bu kavimlerin geçmişte ortak bir kökeni
olduklarını ortaya koymaktadır. Baba anlamına gelen birbirine yakın
sözcüklerden ve kullanıldıkları dillerden bazıları 1936’daki Türk Dil
Kurultayı’nda şöyle saptanmıştır:

1- Türk Lehçeleri:
• Uygur,Koybal,Kazan,Kırgız ve Batı lehçeleri...........Ata
• Kuman, Televüt lehçeleri.......................................At ta
• Çuvaşça........................................... ...................Atey
• Kazanca........................................... ..................Etey,ata
• Altayca........................................... ....................Ada
2- Ön-asya Dilleri:
• Sümer dili.............................................. .............Ad,adda
• Elam dili.............................................. ...............Atta
• Mitanni dili .................................................. .......Atta(i)
• Hitit dili.............................................. .................Atta
• Luwi .................................................. ................Tati
3- Hint-Avrupa Dilleri:
• Grekçe............................................ ...................Atta
• Latince........................................... ....................Atta,atavus
• Got............................................... .....................Atta
• Eski Nort.............................................. ..............Atte
• Eski Yukarı Almanca........................................... Atto
• Eski Slavca............................................ ............Atetz
• Polap dili.............................................. ..............Otay
• Orta İrlanda dili.............................................. ......Aite
• Votyak dili.............................................. ............Atay
• Macarca........................................... ..................Atya
4- Diğer dillerde:
• Kalmuk dili.............................................. ...........Atey
• Bask dili.............................................. ..............Aita
• Eskimo dili.............................................. ...........Atatak
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
JosE FATIHIO
AdmiN
AdmiN
JosE FATIHIO


Mesaj Sayısı : 1544
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 14/09/07

Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Empty
MesajKonu: Geri: Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık)   Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Empty2007-09-28, 2:50 pm

TÜRKLERİN ANAYURDU KAYIP MU KITASI MI?


"Efendiler,

Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük
bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında
tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün
dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh
Aleyhisselamın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir." Yeni Aktüel/2-8
ağustos/2005

Atatürk 1922'de Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada
Türklerin kökeni hakkında böyle diyordu.
Tesadüfi bir konuşma değildi ve onun Türklerin kökenine ilgisinin devamı da gelecekti...

Atatürk'ün cumhuriyetin ilk yıllarında bu alanda başlattığı
araştırmalar, özellikle 1930'ların başında yoğunlaştı. 1930'da Tarih
Heyeti'ni oluşturarak Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitabı
hazırlattı. 1931'de ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuna ön
ayak oldu ve adı daha sonra Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilen
cemiyetin çalışma alanını Türk ve Türkiye tarihi olarak belirledi.
Kurumun bir yıl sonra gerçekleştirilen ilk genel kurulunda Türk Tarih
Tezi kabul edildi.Tez iki ana eksen üzerine oturuyordu; "Türk uygarlığı tarihin en eski uygarlıklarından biridir ve bu uygarlığın kökeni Orta Asya'dır. "

Bu çalışmaların bir ayağının eksik olduğunu düşünen Atatürk, Türk Dil
Kurumu'nu da kurdurarak, ulusçuluğun ana öğelerinden olan dil konusunda
da derin bir çalışma başlattı. Onun Türk Tarih Kurumu'nun ikinci Dil
Kurultayı'nda yaptığı konuşmada yer alan "Güneş" yaklaşımı, sonradan
tanışacağı Mu Efsanesinin Güneş kültü ve kendi tezi Güneş Dil
Teorisi'yle doğrudan ilintiliydi.
Tarih çalışmaları, Türk tarihinin
ana kaynaklarını araştırmak, arkeoloji yoluyla yeni bilgiler sağlamak,
tarihte ve bugün ırk karakterlerini antropolojik yöntemlerle saptamak
gibi noktalar üzerinde şekilleniyordu.
Tarih ve Dil kurumlarının
varlık nedeni de bu temellere yaslanıyordu. Atatürk, uzmanların yabancı
meslektaşlarına ihtiyaç duymadan arkeolojik kazılardan çıkacak yazıları
inceleyebilmesi ve bu yoldan elde edilecek bilgilerle eski
uygarlıkların gerçeğine ulaşmak amacıyla eski dillerin öğrenilmesi için
de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ni kurdurdu.

Orta Asya Uygarlıklarının Kökeni

Türk Tarih Tezi'nde Türklerin kökeninin Orta Asya olduğu resmen dile
getiriliyordu. Ama Orta Asya uygarlıklarının kökü neredeydi? Mustafa
Kemal bu sorunun yanıtı olabilecek anahtara 1932'de ulaştı. İlkel
diller uzmanı ve tarihçi-diplomat Tahsin Mayatepek'in sunduğu ön
raporda Güney Amerika uygarlıklarından Maya uygarlığının dil ve
kültürleriyle Anadolu ve Orta Asya kültürleri arasındaki benzerliğe
dikkat çekiliyordu.
Mayatepek, bu süreci inceleyip Atatürk’e
raporlar halinde iletmesi için 1935’de Meksika’ya maslahatgüzar atandı.
Çok geçmeden de arkeolog William Niven’in Meksika’da yaptığı kazılarda
bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine ait tabletlerin deşifrelerinden ve
ardından James Churcward’ın Hindistan’da bulduğu benzer tabletlerin
çevrilerinden Atatürk’ü haberdar etti. O da söz konusu yazarların
kitaplarının çevrilmesini emretti. Sağlığı yerinde değildi ama, 1937
yılının önemli bir bölümünü geniş bir kurulca gerçekleştirilen bu
çeviriler, üzerlerinde notlar alarak incelemekle geçirdi.

Atatürk’ün özellikle altını çizip notlar aldığı bölümler insanlığın
yaratılışı, 64 milyon nüfuslu bir kıtanın batışı, kıtadan göçler ve
özellikle de Orta Asya, Uygurlar ve Türklerle ilgiliydi.
Mayatepek
başlangıçta bu temelden yola çıkıp raporlarında Amerika ve Meksika
yerlilerinin dillerindeki Türkçe sözcükleri incelemiş ve yerlilerin
kültürel kaynakları ve güneş kültünün dinlerindeki etkilerine
yoğunlaşmıştı.

Ancak 29 şubat 1936 tarihli 7. raporu çarpıcı bir biçimde başlıyor ve şaşırtıcı bilgilerle devam ediyordu.

“Uygur, Akad, Sümer Türkleri’nin Pasifik Denizi’nde ilk insanların
zuhur ettiği Mu’daki büyük medeniyet, dil ve dinlerini cihana
yaydıklarına dair yepyeni ve mühim malumatı ihtiva eden rapor: Kuzey
Amerika alimlerinden Cononel James Churcward 4 Kıta eserinde dünyada
ilk insanların ilk zuhur ve saadet diyarı olarak Tevrat’ta ‘Gan Edn' ve
Kuran’da “Cenneti Adn" namı altında zikri geçen ve Pasifik deniz’inde
bulunan ‘Mu’ kıtasında ortaya çıktığı ve bu büyük kıtanın 11 bin 500
sene evvel müthiş depremler ve patlamalar neticesinde 24 saatte 64
milyon nüfusuyla denize battığı ve ilk yüksek medeniyetin, dilin ve
vahdaniyete dayalı dinin ve fen ilimlerinin Mu kıtasından 70 bin sene
önce Maya namıyla çıkarak Asya’da Uygur, Hindistan Naga-Maya, Fırat
nehri deltasında Akad, Mezopotamya da Sümer, Kızıldeniz’in batısındaki
arazisindeki Mayu ve Etiyopi kıtasında Tamil namlarını almış olan Mu
çocukları tarafından bütün cihana yayılmış olduğu vesaire hakkında,
şimdiye kadar Doğu’da ve Batı’da yayımlanan kitapların hiçbirinde
görmediğim çok derin ve 50 sene süren incelemeler mahsulü malumata
tesadüf ettim.”


Mayatepek Churcward’ın kitabından
şunları naklediyordu: “Eski Türklerin ilk vatan ve kökenleri şimdiye
kadar bildiğimiz üzere Orta Asya olmayıp, Pasifik Denizi’nde 200 bin
sene mevcudiyetten sonra batmış olan Mu kıtası olduğu ve Orta Asya’ya,
Mezopotamya’ya, Yukarı ve Aşağı Mısır kıtasına ve Etiyopi’ye Mu
kıtasından binlerce sene evvel gelip Mu’daki yüksek kültür ve
medeniyetlerini, dil ve dinlerini yaydıkları anlaşılıyor.”

Raporda Mu’ya ait bazı sembolleri açıklayarak dünyanın dört bir yanına dağılan uygarlıkları da anlatıyordu:
“1.Kol:
Bu kolu Mu’dan ‘Maya’ namıyla çıkarak Asya’nın doğu kıyılarına ayak
bastıktan sonra ‘Uygur’ namı alan Mu çocukları teşkil etmektedir.

2.Kol:
Bu kolu teşkil eden Mu çocukları gemilerle ve ‘Maya’ namıyla çıkarak
Hindi Çini kıyılarına çıkmışlar ve oradan ‘Burma’ kıtası istikametinden
Hindistan’a girerek oralarda, ‘Naga Maya’ namını alıp, bu namda büyük
bir imparatorluk vücuda getirmişlerdir ve bu devlet 200 bin sene devam
ettikten sonra yok olmuştur. Bu insanların bir kısmı Hindistan'ın
batısından gemilerle Basra Körfezi’nin kuzeyinde Fırat Nehri deltasına
girerek, bu yerlere ‘Akad’ ve daha kuzeye ilerleyerek bu havaliye de
‘Sümer’ adını vermişler ve kendileri de bu namı almışlardır.”

Churcward’ın yapıtı kaynak gösterilerek nakledilen bilgiler arasında şu satırlar da yer alıyordu: ”Uygur
İmparatorluğu ortadan kalkmadan önce Türk İmparatorluğu’nun mevcut
olmadığı ve bu imparatorluğun, Uygur İmparatorluğu’nun yukarıda izah
olunan felaketler neticesinde son bulmasından sonra, 10-11 bin sene
evvel ortaya çıktığı ve ırktaşlarımız olan Akadlar’la Sümerler’in Orta
Asya’dan değil, doğrudan doğruya 70 bin sene evvel Mu kıtasından çıkıp
Hindi Çini, Burma, Hindistan yolu ile evvela Fırat deltasına ve
müteakiben Mezopotomya arazisine yerleştikleri anlaşılmaktadır.”

Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Mu1fz5Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Splashhq6
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) A16yoganumijd0Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourboulderdivergm7
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourcolossusdiverik2Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourcolumnsks2
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourholes1qm0Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourrightangleew4
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourstepsyb5Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Toursteps2gu8
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourturtlenr1Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Tourturtlediversnl4
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Yonadv5Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Yonaguni3ql2
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Yonaguni4yf6Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Yonaguni3dy4Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Yonaguniisekico5,
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Muf1blj9Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Mug2bob9
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Muh1bvn1Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık) Muc1bcr1
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkiye.canadaboard.net
 
Batık Kıta ''MU'' (Kayıp Uygarlık)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: : : SÜPER FORUM TÜRKİYE : : : :: YAŞAM :: Bilelim-Öğrenelim-
Buraya geçin: